BARONLAR VE KAHRAMANLAR



Latin Amerika’nın efsanevi isimleri var: Bolivar gibi, Che gibi, Maradona gibi…

Latinlere göre, Maradona’nın Avrupalı rakiplerine attığı her gol; mevcut düzene karşı yapılmış bir başkaldırı, tarihten alınmış bir öç yerine geçiyordu.
Yazar Eduardo Galeano onun solcu kimliğini şöyle yazdı: Düzenden yana olanların susmasını emrettiği halde, onun bazı şeyleri avazı çıktığı kadar bağırarak açığa vurmasını ve özellikle sol ayağıyla oynamasını bağışlamak mümkün değildi, çünkü sol kelimesi sözlükte yapılması gerekenin karşıtı olarak tanımlanıyordu.
Maradona hep söylenmemesi gerekeni söyledi. Futbolcuları öğle vakti kızgın güneşin altında oynamaya mecbur eden televizyonun mutlak hakimiyetine karşı çıktı; Uluslararası İş Hukuku’nun neden futbolda uygulanmadığını sordu.
Sonuçta Maradona’yı yok etmek için binbir oyun oynandı; ama o hala dünyanın en sevilen ismi…
Bugünlerde yine bir dünya kupası oynanıyor; ve gündemde yine Maradona var. Uruguaylı futbolcu Suarez’in ceza almasıyla ilgili olarak FİFA’yı ; çocuğun hayatını bitirmeye çalışan mafya örgütlenmesi diye tanımladı.
FIFA, Maradona’ya hep yaptığı gibi yine ceza kesti: Maradona artık VIP bölümünden maç izleyemeyecek; taraftar gibi bilet alıp stada girecekti!
Peki…
Maradona haksız mı? Neden mafya örgütlenmesinden söz etti?

SUSKUNLUK YASASI : OMERTA
78 yaşındaki Joseph Sepp Blatter İsviçreli. 1975’te FIFA’da çalışmaya başladı. 1998’de FIFA Başkanı oldu! Adı rüşvet skandalına karıştığı için 2002’deki kısa bir ara dışında yıllardır bu görevinin başında.
Sporda yolsuzluk ve rüşvet araştırmalarıyla tanınan İskoç gazeteci Andrew Jennings, Blatter ve ekibi hakkında kitap yazdı: Omert: Sepp Blatter’s FIFA Organised Crime Family.
Jennings, Blatter’i mafya babası olmakla, rüşvet ve şantaj ağı kurmakla ve FIFA delegelerinin çoğuna bir çeşit suskunluk yemini ettirmekle suçladı. Olay sadece Blatter’le sınırlı değildi; FIFA eski başkanı Havelange’a dek uzanıyordu…
1916 doğumlu Brezilyalı Joao Havalange, taşımacılık ve silah ticaretiyle uğraşan şirketlerin sahibiydi. 1974-1998 yılları arasında FIFA Başkanlığı yaptı. Göreve geldiğinde ilk sözü şu oldu: Ben buraya futbol adı verilen bir ürünü pazarlamaya geldim. Hemen Coca Cola, Sony, McDonald’s ve Adidas gibi büyük şirketlerle ortaklık kurdu.
Futbol endüstriyel bir meta oldu. Öyle ki, Havelange televizyonlarda daha çok reklam olması için futbol maçlarının 25’er dakika dört devre oynanması önerisinde bulundu!
Neoliberalizmin doğduğu bu dönemde para olacak ve siyaset olmayacak; hiç olur mu? Futbol siyasetin emrine sokuldu.
Örneğin…
Arjantin’deki askeri darbeye yardım için dünya kupası bu ülkede oynandı; faşist diktatör Jorge Rafael Videla, bu başarısından ötürü Havelanga’ya nişan taktı. Ne de olsa Videla, FIFA Başkan Yardımcısı Carlos Lacoste’nin yeğeniydi!
Akrabalık ilişkilerine de örnek verelim: Bildiğiniz gibi dünya kupası Brezilya’da oynanıyor. Ev sahipliğinin bu ülkeye verilmesinde 23 yıl Brezilya Futbol Federasyonu’nun başkanlığını yapan finansçı Ricardo Teixeira, Havelange’nin damadıydı!
Saç ayağının bir ayağı eksik kalmasın; Blatter, Havelange’dan sonra bir isim daha var: Juan Antonio Samaranch! 21 yıl Olimpiyat Komitesi Başkanlığı yaptı. O da İsviçre kökenli; Barcelona doğumlu ama İsviçre Okulu’nda okudu. Tekstilciydi ve İspanya’nın en büyük tasarruf bankasının yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptı. Siyasi olarak da Blatter ile Havelange’ya yakındı; İspanya diktatörü Franco’nun yanında yer aldı.

KİM KAZANDI KİM KAYBETTİ

Maradona’nın mafya dediği bu yapının başkenti neresiydi? Para olunca aklınıza hangi ülke gelir: İsviçre! FIFA’nın tahtı Zürih’te! Olimpiyat Komitesi’nin krallık merkezi Lozan’da! FIFA ve Olimpiyat Komitesi’nin organize ettiği uluslararası spor yarışmalarının yayın hakları; reklam alım satımı; amblem-bayrak-maskot hakları vs gibi binbir işi yapan ISL Marketing merkezi de yine İsviçre Luzern’deydi!
Uzatmayayım: sanırım baronları tanıdınız!
Futbol romantizmini bitirdiler. Çokuluslu firmalar, takımları ve stadyumları satın aldı. Futbol sanayi dalına dönüştürüldü; küresel bir imparatorluk yapıldı.
Evet: Maradona’nın sanatsal futbolu,  soğuk ve zevksiz salt skora yönelik oyuna yenildi. Artık rakip futbolcular üzülür diye sevinç gösterisi yapmayan Jose Piendinene yok. Artık rövaşata ile gol atan Şilili Kızılderili David Arrellano yok. Artık 6 bacak Leonidas ya da Çılgın Ayak Garrincha yok. Artık tango en iyi antremandır diyen Moreno yok. Artık topa sevgilisi gibi davranan Didi yok. Artık 1942’de kazanırsanız ölürsünüz tehdidine rağmen sahaya çıkıp Nazileri perişan eden ve kurşuna dizilen Dinamo Kiev’li 11 futbolcu yok. Artık liman işçilerinin grevini destekleyen bir cümleyi formasına yazmış olduğu için cezalandırılan İngiliz futbolcu Robbie Fowler yok. Artık 1994’te futbol sendikası kurmak amacı ile çalışmalara başladıkları için üzerleri çizilen; Stoichkov, Bebeto, Gascoigne, Francescoli, Laudrup, Zamarano, Hugo Sanchez yok. Artık Deniz Gezmiş idam edilmesin diye imza toplayan Metin Oktay yok. Artık futbolcuların sömürülmesine karşı çıkıp sendika kurmak istediği için Galatasaray’dan kovulan Metin Kurt yok.
Dünya kupasından zevk almamanızın sebebi budur!
Şimdiki futbolcular çok terbiyeli: Sigara içmiyorlar; içki içmiyorlar, çok çalışıyorlar ve futbol oynamıyorlar!

                                                                                  SONER YALÇIN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEGONVİL

ANADOLU'DA İLK MOĞOL İSTİLASI

ŞİMDİYE KADARKİ EN İYİ 20 VOLEYBOL FİLMİ