ÇARIN ASKERLERİ KARADENİZ'DE



Anadolu topraklarına Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar başarılı olmuş tek askeri çıkarma ve işgal hareketi Rusların Karadeniz ve Doğu Anadolu’yu istilasıdır. Ne yazık ki bu hareketin Kafkas cephesi ve Erzurum’un düşüşü bilinirken Karadeniz sahilinde yaşananlar pek yazılmadı. Savaştan sonraki dönemde Bahriye Nazırı ve Sultan Vahdettin’in yaveri olarak görev yapacak olan Avni Paşa, Rusların bu işgal hareketi sırasında Karadeniz bölgesini savunmakla görevlendirildi.

1915’te Kafkas cephesindeki Teşkilat-ı Mahsusa birlikleri Rus ordusu karşısında yenik düşmüş, Ruslar hücuma geçerek Artvin ve havalisini işgale başlamışlardı. Osmanlı birlikleri bozulmuş, bölge halkı korku ve telaş içinde göçe başlamışlardı. Bunun üzerine Trabzon ve havalisindeki Teşkilat-ı Mahsusa grubu lağvedilerek, Ahmed Avni Paşa, 27 Mart 1915 tarihinde 12.Ordu Menzil Müfettişliği’ne, Erzurum ve Lazistan Havalisi Kumandanlığı’na tayin edildi.

TEŞKİLAT-I MAHSUSA RAHATSIZ OLDU

Ancak durum bu kez öncekilerden daha büyük sorunlara işaret taşıyordu. Ruslar 14 Mart 1915’te cepheden taarruz ve yandan hafif donanmaların yardımı ile Arhavi’yi işgal etmişti. 20 Mart günü Artvin’e taarruza başlamış ve 27 Mart’ta ele geçirmişti. Trabzon cephesi ehemmiyet arz etmekte olduğundan Avni Paşa Lazistan valisi kumandanlığına tayin olundu.

Avni Paşa göreve başladığında Karadeniz sahil savunması imkansızlık ve organizasyon bozukluğu içerisindeydi. Cephede durum hiç de iyi değildi. Ordu Teşkilat-ı Mahsusa’yı kontrol altına almak ve nizami birlikler haline getirmek istiyordu. Lazistan ve Havalisi Kumandanı olan Avni Paşa, erkan-ı harp olarak emrine verilen Kara Vasıf lakaplı Miralay Vasıf Bey’le birlikte bu talebi gerçekleştirmek üzere çalışmalara başladı. Dağılan Teşkilat-ı Mahsusa birlikleri, Teşkilat-ı Mahsusa Alayı adıyla yeniden teşkilatlandırıldı. Ancak bu durum Teşkilat-ı Mahsusacıları rahatsız etti. Teşkilatın reisi Dr. Bahaddin Şakir yerine Filibeli Hilmi Bey’i vekil bırakarak gelişmelere müdahale etmek amacıyla İstanbul’a gitti.

Avni Paşa’nın Karadeniz’deki görevi sürerken Türk ordusu Çanakkale’de zafer kazandı. 1916 yılına gelinmişti. Çanakkale’deki birliklerin Kafkas cephesine nakilleri karşısında Ruslar, Trabzon’u ve Erzurum’u Türk takviye birlikleri ulaşmadan işgal etmek üzere cepheye takviye birlikler sevketti. Rus çarı bu iki şehrin de vakit geçirmeksizin işgal edilmesi emrini vermişti. Trabzon’u denizden de kuşatan Ruslar taarruzlarını aralıksız sürdürürlerken III. Ordu Kumandanı Vehip Paşa, Trabzon Sahil Cephesi Kumandanı Ahmed Avni Paşa’ya Trabzon’u mümkün olduğunca dış hudutlarından savunmaya almasına dair emir göndermişti. Fakat Ahmed Avni Paşa’nın birliğinin Rize’nin doğusunda bir savunma hattı kurmasına vakit kalmadan Ruslar denizden çıkarma yaparak ileri harekata geçtiler. Bunun sonucunda sahil müfrezesi tamamen dağıldı. Rize’nin batısında İyidere boyunca bir savunma hattı oluşturulmaya çalışıldıysa da, burada ancak 250 kadar asker ve iki makineli tüfekten oluşan kuvvet toplanabilmişti. Bu birliğin Rusların ilerleyişini engellemesi mümkün değildi. Rus birliklerinin ilerlemesi Trabzon’un işgali korkularını arttırırken olası işgale karşı Trabzon Valisi Cemal Azmi. şehirdeki erzak ve cephanenin boşaltılması için üç haftalık bir zamana ihtiyaç olduğunu üst makamlara telgrafla iletiyor ve birliklerimizin oyalama taktikleriyle kendilerine bu zamanı kazandırmalarını istiyordu. Avni Paşa emrindeki küçük kuvvetle Rusları, İyidere’nin batı yakasında durdurmak için çalışırken, Ruslar 9 Mart 1916’da bir tabur kadar kuvveti denizden İyidere’nin batı yakasına çıkartarak buradaki kuvvetlerimizi kuşatmak istedi. Buna karşılık Avni Paşa Lazistan Havalisi Kumandanı sıfatıyla gelip birliklerine Of’un doğusundaki Baltacı Deresi boyuna çekilme emrini vererek yeni bir savunma hattı tesis etti. Bu suretle Rusların kuşatma girişimi sonuçsuz kaldı.

Cepheden taarruz eden iki Rus piyade taburunu Rus Karadeniz filosundan Imperatritsa Mariya ve Rostislav muharebe gemisi ile 6 muhrip ateşleriyle desteklemektedir. Bu gemilerden Imperatrisa Mariya 19 Ekim 1913’te denize indirilmiş ve 13 Temmuz 1915’te Sivastopol’de donanmaya katılmış çok yeni bir harp gemisiydi.

 Rus Karadeniz donanması ünlü Potemkin Zırhlısı’nın da yer aldığı bir filo halinde Karadeniz’i ablukaya almıştı. Ruslar 5 Şubat 1916 günü Kafkas Ordusu birliklerini Arhavi’ye çıkartmak üzere bombardımana başladılar. 4 Mart’ta Kubanetz ve Donetz gibi amfibik çıkarma gemleri Atina’ya çıktılar. Karaya çıkan birlikler iki piyade taburu, yedi Kazak bölüğü ve bir top takımı ile iki makineli tüfeğinden oluşuyordu.

Üç gün boyunca denizden yapılan bombardımandan sonra Ruslar Rize’yi işgal ettiler. Mart ayı sonunda Rostislav ve Panteleimon, Trabzon liman kentinin kendilerine teslim edilmesi amacıyla bombardımanlarını yoğunlaştırarak atışa devam ederken, halk panik içinde dağlık araziden içerilere doğru kaçmaktaydı.

Müfreze cephesi yarılınca Lazistan ve Havalisi Kumandanı Mirliva Ahmed Avni Paşa, Müfrezeye Atina batısına çekilme emri verdi. Fakat bu emri vermede geç kalındığından Rusların şiddetle devam ettirdikleri cephe taarruzu ve Rus savaş gemilerinden açılan yoğun bombardıman altında kıyı yolundan gündüz çekilme imkanı kalmadı ve parça parça, yolsuz, dağlık bölgeye düştüğünden Pazar Deresi’ne ulaşmada geç kaldı.

Avni Paşa, o yıllardaki adı Alanosohat olan Pazarönü köyünde iken savunma için sağ kolun Mak Boğazı’nı zayıf bir kuvvetle müdafaa etmesini, sol kolun deniz kenarında Baltacı Deresi’nin sol kıyısında mevzilenmesini ve bu kolun harbin kaderini tayin edecek kadar  önemli bir sorumluluk yüklendiğini anlatarak asıl kuvvetin buraya toplanmasını emretmişti. Hattın merkezini Yırca, Yarlı, Pazarönü köyleri teşkil edecek ve bu merkez de çatışma durumu daha hafif bir kuvvetle savunacaktı.

Rus birliklerinin Trabzon’u ve Erzurum’u biran önce işgal etmek için sürekli destek almaları ve deniz üstünlüğünü ellerine geçirmeleri yöre halkının göçünü zorunlu hale getirmişti. Bölgeyi savunmak üzere oluşturulan Lazistan Müfrezesi çoğunlukla mahalli askerlerden ve yine mahalli milis güçlerinden oluşuyordu. Göç dolayısıyla bu kişilerin çoğu aile telaşına düşerek birliklerini terk dahi etmekteydiler. Ahmed Avni Paşa mevcudu 700’e kadar düşen birliğini, bölgeyi savunacak güce ulaştırabilmek için yoğun çaba sarfediyordu. Kısa zamanda civardan asker temin edebilmek için Of müftüsü ve Of’un ileri gelenleri ile görüşmeler yaptı. Kendilerine mektuplar yollayarak, bazılarıyla bizzat görüşerek bu kimseler vasıtasıyla asker toplamaya gayret etti.

Avni Paşa düşmana karşı mücadele etmek için orduya asker celbi vesair önlemlerin alınması için Müftü Hüseyin Sabri Efendi’ye her türlü yetki verildiğini ve bütün ilgili makamların kesin şekilde bu konuda yardımcı olmalarını ve uymalarını içeren bir tebliği ilgililere gönderdiği gibi, bölgede nüfuzlu olan Hacıfazlıoğlu Behram Ağa, Çakıroğlu İbrahim Ağa, Hacıfettahoğlu Abdullah Ağa, Sarıalioğlu Ömer Ağa, Osmançelebioğlu İbrahim Ağa, Çakıroğlu Hasan Efendi ile Tellioğlu Halim Ağa’ya birer mektup yazmıştır.

Toplayabildiği askerlerine verdiği emirler de Avni Paşa’nın o günkü çaresizliğine rağmen kararlılığını gösteriyordu: Askerler, sizleri sağ cenaha, deniz kenarına gönderiyorum. Orada kahramanca harp edeceksiniz. Her kim bana bir düşman şapkası getirirse, kendisine bir gümüş Mecidiye vereceğim. Bir düşman tüfeği getirene bir altın vereceğim. Bir düşman kulağı getirene beş altın vereceğim. Askerler, bu kadar mükafat verebilirim. Vatan için harp eden sizlere Allah daha çok şeyler verecektir.

Ancak bu derme çatma birliklerle düzenli Rusya ordusu birlikleri karşısında akıbet değişmeyecek ve 27 Mart 1916 günü Ruslar Of ve Çaykara’yı işgal edeceklerdi. Of’u geri almak için yapılan hücumlar da sonuç vermeyecek ve Sahil Müfrezesi Sürmene istikametinde çekilmeye başlayacaktı. Bu safhada çok çarpıcı bir karar ile Ahmed Avni Paşa görevinden alındı ve 31 Mart 1916 tarihinde 10’uncu Kolordu Ahz-ı Asker Heyeti Başkanlığı’na atandı.

Rusların ileri hareketi Sürmene’nin işgaliyle sürdü. Artık Rus ordusu Trabzon kapısındaydı. Osmanlı birlikleri Zigana Geçidi’ne çekildi. Şehir savunmasız durumdaydı. 18 Nisan 1916’da Rus işgal kuvvetleri komutanı General Lyakhov ve bir miktar askeri Erzurum Caddesi’nden Belediye Meydanı’na girerek şehri teslim aldı. Şehrin Osmanlı kuvvetleri tarafından geri alınması, Rusya’da 1917’de yönetimin değişmesi ve Osmanlı yönetiminin Bolşeviklerle yaptığı antlaşmadan hemen sonra olur. 37. Kafkas Tümeni 2 Mart 1918’de de Rize’yi teslim aldı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEGONVİL

ANADOLU'DA İLK MOĞOL İSTİLASI

ŞİMDİYE KADARKİ EN İYİ 20 VOLEYBOL FİLMİ