ULI HOENESS
Şanghay belediye başkanı bir koşul ileri sürüyor.
Bayern Münih buraya gelir ve bizim takımla dostluk maçı oynarsa, Alman firmasını metro yapımı için ancak o zaman düşünebilirim.
Bu koşul Münih’in Başkanı Hoeness’e iletiliyor. Futbol takımı Şanghay’da maç yapıyor, metro yapımı Alman firmasına veriliyor.
Bütün haftayı futbol yaşayarak geçiriyoruz. Sadece biz değil, Avrupa ülkeleri de aynı frekansta birleşiyor. Alman takımı Bayern Münih’in Başkanı Hoeness’ de başka iş peşinde.
Hoeness Barcelona’yı zaferden zafere koşturan teknik direktör Pep Guardiola ile New York’ta buluşuyor. Guardiola buluşmaya hazırlıklı. Bilgisayarını açıyor ve Bayern’in nasıl bir sistemle oynayacağını gösteriyor. Futbolcuların coğrafyasını çoktan öğrenmiş, onlara ne anlatacağını gayet iyi biliyor.
Guardiola’yı teknik direktör olarak Bayern’e kazandıran kulüp başkanı Hoeness, dünya futbolunda Pep kadar popüler olmasa da Almanya’da sözü dinlenen biri.
Bayern’de futbol oynarken dizindeki sakatlık nedeniyle 27 yaşında futbolu bırakmak zorunda kalıyor. Futbolu bırakması, onu muhteşem bir kariyere doğru adım adım yaklaştırıyor.
Aynı kulüpte menejerlikle başlıyor, kısa süre sonra Bayern’in başkanı seçiliyor. Başkan olduğu yıl kulübün bütçesi 12 milyon Euro, 20 çalışan var. 33 yıl sonra bugün çalışan sayısı 500, kulüp bütçesi 400 milyon Euro.
Bu başarıyı insan ilişkilerine borçlu. Eskiden kaba ve zor dayanılır bir kişiliğe sahip olan Hoeness bugün her yerde aranan biri.
Kariyeri başkanlığıyla sınırlı değil. Özel işinde de başarıyı yakalıyor.
O sosis kralı. Sosis fabrikalarının yıllık cirosu 55 milyon Euro. Bazı İAvrupa’nın, Türkiye’de de şubeleri bulunan Amerika’nın ünlü sandviç markaları sosislerini Hoeness’ten satın alıyor.
Patron olarak çalışanlarla ilişkilerinde duyarlı ve ince. Birisi mi hasta, başkasının özel sorunu mu var, bir diğeri çalışma hayatında sıkıntı mı çekiyor, patron anında o kişilerle haşır neşir.
İnsani ilişkileri ve kulüp başarısı onu sembole dönüştürüyor.
Masal gibi, bir söz söylediğinde, Almanya onu dinliyor. Patronluk üzerine demeçler veriyor, tavırları medyada gündem oluşturuyor.
Arkasında bir de koca Bayern Münih takımı. cumhurbaşkanı, Almanya başbakanı Merkel onu kabul ediyor ve birkaç saat baş başa görüşüyor. Siyasal parti liderleri ve sivil toplum örgütleriyle sohbetler, kaçınılmaz soru manşetlere çıkıyor: Politikaya mı atılıyor.
Hiç düşünmüyor. Bütün önerileri geri çevirdim, politikaya atılsam, sözlerim farklı algılanır, şimdiki konumum yara alır.
Ekonomik krizdeki Yunanistan’a yardımdan, bir zamanlar Bayern’de forma giymiş, şimdi zor durumdaki oyunculara yardıma kadar her şeye koşuyor. Örnek patron.
Geçen yıl Marsilya takımıyla oynarken, Fransa’da onlardan gördüğü nezaketten hoşnut kalıyor, oradaki yerel bir gazeteye verdiği ilanla teşekkür ediyor.
Patron patronluğunu çok iyi biliyor, başarıyı öyle yakalıyor.
Guardiola’yı ikna eden patronun bu duruşu.
Yorumlar
Yorum Gönder