YAVUZ IŞILAY

BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
1943 İstanbul doğumluyum. Konumuz spor olduğu için bu alandaki unsurlardan bahsetmeyi uygun buluyorum.
Galatasaray ile 7 yaşında tanıştım. Şimdi Galatasaray Üniversitesi olan Ortaköy’deki bina 1950 de Galatasaray İlkokulu idi. Ailem yatılı olarak beni oraya teslim etti. İlk, orta ve lise tahsilimi hep Galatasaray’da yaptım. Bu tercihte rol oynayan aileme müteşekkirim.
Çocukluğumdan beri sporların anası olarak kabul ettiğim atletizme tutkunluğum vardı. Daha ziyade sürat, uzun/yüksek atlama branşlarına yatkındım. Daha hızlı, daha uzun, daha yüksek mefhumları ilkokul çağımda başlar. İleriki yıllardaki spor hayatımda bunun çok faydasını gördüm.
Önceleri basketbole çok meraklı idim. Ancak talih beni voleybole götürdü. 1950 li yılların ikinci yarısında Etiler’de otururduk. O zamanların Galatasaray Voleybol A takımının oyuncusu Güngör Demirtaş komşumuz idi. Bir gün bana “ yarın Levent takımı ile voleybol maçımız var, altıncı bir oyuncu arıyoruz, senin yapın buna müsait, gel sana biraz pas vermeyi öğreteyim, yarına hazır ol “ dedi. Ve ertesi günü ilk maçımı oynadım. Levent takımında da Değer Eraybar oynuyor idi. Tabii bu karşılaşmalar açık sahalarda oynanan mahalle maçları idi.
O günden sonra Değer Eraybar  beni himayesine aldı ve Galatasaray Genç Takımına soktu. Böylece okulun yanı sıra Galatasaray Kulübünün de bir ferdi oldum. Bundan da çok gurur duydum.
Seneler çabuk geçti. Galatasaray Genç ve A takımlarında uzun yıllar oynadım. Bu sayede 50 kez milli olmak şerefine de ulaştım.
1973 yılında voleybolu bıraktım. 1981 yılından beri de İsviçre’de yaşıyorum.


BIZE BİRAZ O EFSANEVİ GALATASARAY ERKEK VOLEYBOL TAKIMINI ANLATABİLİR MİSİNİZ?

Bizlerin, yani Galatasaray Genç takımını oluşturanların tek hedefi, bizden önce ismini “ Yenilmez Armada “ ya çıkartmış olan A takımın devamlılığını sürdürmekti.
Zamanın yaklaşmakta olduğunu görüyorduk.
O zamanki A takımımız  B.Erdoğan (Teziç), Güngör, Değer, Hüseyin, K.Erdoğan ve Aral’dan oluşurdu.  Darüşşafaka maçları hariç ligler yeknesak biçimde hep Galatasaray galibiyetleri ile sonuçlanırdı. Darüşşafaka ile çekişirlerdi.

A takımına en iyi antrenman maçları sağlayan ve arada sırada galip çıktığımız tek takım Galatasaray Genç takımı idi. Hasnun Galip’te Pazar sabahları yaptığımız bu antrenman maçları salonun küçüklüğüne rağmen büyuk bir kalabalık tarafından izlenirdi.
Zannedersem 1961-62 yılında A takımının iskeletini oluşturduk. Bilahare Beykoz’dan Erdal Önder ve Bakırköy’den Yalçın Gördürür’ün iltihakleri ile “ Yenilmez Armada “ yı sürdürdük.
Oral Yılmaz’ın antrenörlüğünde, Değer, B.Yalçın, Erdal, K.Yalçın, Haldun ve Yavuz’dan oluşan bu takımda oynamak benim voleybol kariyerimdeki en mutlu yıllarımı kapsar.
Bir sezonu hiç maç ve set kaybetmeden bitirdiğimizi hatırlıyorum.
Avrupa Şampiyon Kulüpler’de de üçüncü tura kadar çıkma başarısını göstermişizdir.
O zamanlar Avrupa voleybolu Doğu Avrupa ülkeleri sayesinde çok güçlü idi. Politik rejimlerinin propaganda amacı ile spora verdiği ölçüsüz sübvansiyon sayesinde son derece kuvvetli idiler. Buna rağmen Yugoslavya ve Bulgar şampiyonları ile başabaş maçlar oynamış ve galibiyetimizle biten sonuçlar alınmıştır.

VOLEYBOL HAYATINIZ DIŞINDA İSVİÇRE SERVETTE KULÜBÜ HARİÇ HEP GALATASARAY VOLEYBOL TAKIMINDA OYNAMIŞSINIZ. BUNUN ÖZEL BİR NEDENİ VAR MI?
Aklıma bile getirmedim. Yukarıda izah etmeye çalıştığım ortam bence sorunuzun yanıtıdır.
SİZİN OYNADIĞINIZ ZAMANA GÖRE VOLEYBOLDA NE GİBİ DEĞİŞİMLER OLDU?
Voleybol modernleşti. Klâsik Doğu Avrupa voleybolu yerini uzak doğuda kaynak bulan modern ve süratli voleybole  bıraktı. Türkiye buna ayak uydurmayı yerinde ve zamanında başardı. Tabîi Eczacıbaşı ve Cengiz Göllü’nün bu aşamada büyük rolleri oldu.
Oyun kuralları değişti. Fizik güç, dolayısı ile kondisyon ağırlıklı hızlı voleybolu sağlayabilecek, maçların çok uzun sürmesini engelleyebilecek kurallar getirildi. Bütün bunlara malzeme, altyapı tesisleri, beslenme, iletişim ve müesseseleşme gibi unsurları da eklersek, voleybol bizim oynadığımız zamana göre çok ilerledi.
Türk Voleybolu dünyada ismi geçen önemli ülkelerden biri oldu.
Samimi olarak söyleyebilirim ki bu devirde genç olup voleybol oynamayı çok isterdim.
Tesellim ise, voleybolun bir gösteri sporu olması nedeniyle, bizim devrimizde de seyirci ve taraftarlarımıza zevkli anlar yaşatabildigimizin idraki içinde olmamdır.
SİZİN OYNADIĞINIZ DÖNEMKİ DERBİLERLE BUGÜNKÜLERİ KARŞILAŞTIRIRSANIZ SİZCE FARKLAR NELER?
Bizim zamanımızda Galatasaray-Fenerbahçe maçları kuvvet unsuru ne olursa olsun bir GS/FB atmosferi içinde oynanırdı. Ve bu karşılaşmaların önemi hep ayni seviyede idi.
Şimdiki derbilerde genç arkadaşlarımın hissiyatlarını bilmiyorum.

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA EN ÇOK BEĞENDİĞİNİZ FAAL VOLEYBOLCULAR HANGİLERİ?
Solak sporculara karşı ifade edemediğim bir hayranlığım vardır. Belki de genele göre azınlıkta oldukları için onlardaki bir nevi şuuraltı telâfi gücü, performanslarının yüksekliğinin sebebidir. Ama emin değilim.
Yaşları 50-55 in üstündeki voleybolseverler hatırlayacaktırlar, Romen Milli Takımının Horatiu Nicolau isimli solak, 2 numaralı bir kaptanı vardı. Bütün hayatim boyunca bu sporcu arkadaşım beni çok etkiledi ve onu kendime örnek aldım. Bâzen solak olmadığıma pişman olduğum anlar olmuştur. Sırf Horatiu yüzünden...
Zamanımıza gelince; Neslihan Darnel’i ona çok benzetiyorum. Ayni stil, ayni güç ve hırs,ve takımını sürükleme ozelliği.
Benim için Neslihan Turkiye’nin  erkek/kız dahil gelmiş geçmiş en iyi voleybolcusudur.
Bir voleybolsever olarak kendisiyle iftihar ediyorum.
GALATASARAY VOLEYBOL TAKIMI HAKKINDAKİ FİKİRLERİNİZ NELERDİR?
Maalesef bir turlu başa oynayamıyorlar. Nedeni ise herhalde gerekli imkânların verilememesi. Mayonezin tutmasını bekliyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEGONVİL

ANADOLU'DA İLK MOĞOL İSTİLASI

ŞİMDİYE KADARKİ EN İYİ 20 VOLEYBOL FİLMİ