DOMATES

Domatesi ilk ehlileştiren Maya ve Orta Amerika çiftçileridir. Oysa bugün aynı kıtada kendi yabani köklerinden 2 bin kilometreden fazla bir uzaklıkta Güney Meksika ve Kuzey Orta Amerika’da yetiştirilmektedir. Domates 1521’de yerli halkın beslenmesinde önemli bir yer tutuyordu. Aztek yazıtlarında acı biber ve domatesten yapılan bir sostan da bahsedilmektedir.
Atakama Çölü, halen Batı Şili, Peru ve Ekvador ile Galapagos Adaları’nda yetişen domatesin yabani atalarının doğal olarak yetiştiği en güney bölgedir ki burası dünyadaki canlılar için en elverişsiz ortamlardan biridir. Kaliforniya’nın Ölüm Vadisi’nden 50 kez daha kuraktır. Bazı bölgelerinin tarihte yağış aldığı kaydedilmemiştir.
Botanikçiler modern domatesin mevcut atasının S.pinpinellifolium olabileceğini iddia ediyor. Bu çeşit halen Kuzey Peru ve Ekvador’un And Dağları etekleri ile kıyı çöllerinde yabani olarak yetişiyor. Ne var ki S.pinpinellifolium’un meyveleri neredeyse bezelye tanesi kadardır. Olgunlaşınca kırmızılaşır ve tatları da domatese benzer. Ama atıştırmalık için bir avuç toplamak bile vakit alır. Salata yapmak için ise toplamaya değmez. Büyük ihtimalle, meraklı bir çiftçi bu yabani bitkinin nispeten daha büyük meyveli olanlarının tohumlarını ehlileştirerek modern domatese ulaşmamızı sağlamıştır.
Domatesin yabani ataları İspanyol kaşifler tarafından 1500’lerde anavatanlarından koparılmış, İspanya, İtalya ve Güney Fransa’ya getirilmiş ve Akdeniz’in yağmursuz yazlarında serpilmiştir. İtalyan bitkibilimci Pietro Andrea Matthioli domatese altın elma der. Fransızlar ise aşk elması. Önceleri evlerde dekoratif amaçla kullanılan domates daha sonraları ilaç olarak kullanılmıştır.
Anavatanı Orta ve Güney Amerika olan domates yaklaşık 100 yıl önce Anadolu’ya getirilmiş. Aradan geçen onca zaman içinde Anadolu insanının elinde domates çeşitlenmiş, yüzlerce değişik şekle bürünmüş, Havran’ın mor domatesi, hemen her yörede karşımıza çıkan pembe domatesler, Ege’de bir önceki sene çürüyen domatesten dökülen tohumlarla susuz şekilde büyüyen, tadına doyum olmaz beppe domat ve ötesi.
Domates böylesine çok aranan bir ürün haline gelince daha fazla miktarda üretme ve her mevsim yetiştirme olanakları araştırılmaya başlanır. Domates, doğası gereği yazın yenebilen, gelişmesi için güneşe, suya ve arılara ihtiyaç duyan bir bitkidir. Fazla üretim ihtiyacı nedeniyle insan, domates bitkisini kendi doğası dışındaki koşullarda yetişmeye zorlar. Kışın ortasında sıcak bir ortam sağlayabilmek için seralar kurar. Bu seraları ısıtmak için fosil yakıt kullanır. Bu mevsimde bitkinin domates haline gelecek olan çiçeğini dölleyebilen arılar ortada yoktur, bu nedenle sentetik hormon kullanmak zorunda kalır. Domates bitkisi için ekstrem koşullar oluşturulduğu için bitki bir çeşit strese girer ve böylece hastalıklara karşı zayıf hale gelir. Bu nedenle tarım ilacı kullanmak zorunda kalınır. Domates bitkisinin gereksinim duyduğu maddeler toprakta sürekli aynı ekimden dolayı azalır, bu nedenle azotlu ve fosforlu gübreler karıştırılır toprağa. Zaman içerisinde sistem insan eliyle verilen bu maddelere bağımlı olur ve sonuçta ortaya çıkan domates de bünyesinde tamamen sentetik maddeler içeren bir ürün haline gelir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEGONVİL

ANADOLU'DA İLK MOĞOL İSTİLASI

ŞİMDİYE KADARKİ EN İYİ 20 VOLEYBOL FİLMİ