KENDİNE VE ÇEVRESİNE YARARLI OLMAYI HEDEFLİYOR
Selina Koç, 25 Ekim 2004 İzmir, Karşıyaka doğumlu. Okul hayatına İzmir
Gelişim Kolejinde başladı ve 2022 yılında mezun oldu. 5 yaşından beri aktif
olarak spor yapıyor. Jimnastik ve baleyle başlayan ardından tenis ve yüzmeyle
devam eden ve voleybola başlayıp halen sürdürdüğü bir sporculuk serüveni söz
konusu. Şu an da New York’ta hem eğitim hayatıma devam ediyor ve aynı zamanda
voleybol kariyerini sürdürüyor ayrıca 4 yaşından beri piyano çalıyor.
Selina Koç, 28 Ağustos 2013 tarihinde Arkas Spor Kulübünde voleybol hayatına başladı.
Kendisinin her anının unutulmaz ve özel olduğunu söylüyor.
Ancak özel bir durum olarak, Gelişim Koleji spor kulubündeki son sezonunu,
takım arkadaşlarını, teknik heyeti ve beraber geçirdikleri hiçbir günü yıllar
geçse de unutmasının mümkün olmadığını söylüyor ve hepsinin kendisi için çok
kıymetli olduğunu belirtiyor.
Columbia Universitesi’nin sahasinı oynarken en cok
keyif aldiğı saha olarak belirtiyor.
En çok beğendiği mevki konusunda ise buna kendi pozisyonunu
örnek gösteriyor. Pasör olmaktan, oyunu gözlemleyip ve yönetmekten çok keyıf
aldığını söylüyor.
Selina’nın en beğendiği voleybolcu ise kesinlikle
Gabriela Guimaraes.
Oyunu hakkında söylenecek bir şeyin zaten olmadığını onun yanı sıra lider ruhu,
azmi, hırsı, çalışkanlığı uzun lafın kısası sporcu kişiliğiyle birçok kişiye
örnek olabilecek bir spor insanı olduğunu düşünüyor.
Görüntülü Değerlendirme Sisteminin ise dünya da voleybolu
bir kademe üste taşıyan unsurlardan biri olduğunu düşünüyor. Türkiye’de de bu
durumun her geçen gün gelişmesinin kendisini çok mutlu ettiğini söylüyor.
Kişisel fikri olarak,ülkece futbol dışında spor bilmeyen
ve izlemekten keyif almayan bir ülkeydik düşüncesinde. Fakat başta A Milli
Kadın Voleybol takım olmak üzere devamında gelen yeni nesil olarak bu algının
kırılmaya başlandığını ve her geçen gün ilerleme kaydedildiğini söylüyor. Selina’ya
göre bundan 10 sene sonra Türkiye Voleybolu için eminim çok daha farklı ve çok
daha pozitif şeyler konuşuyor olacağız.
ABD de
voleybol hayatını sürdürmeyi neden tercih ettiğini sorduğumuzda kendisinin lise son sınıfa geçtiğinde kendi kendine
şu soruyu sorduğunu söylüyor üniversite hayatında da spora devam etmek istiyor
muyum? Ve dürüst olmam gerekirse buna hayır cevabını vermem imkansızdı. Çünkü
bu işi sevgi ve tutkuyla yaptığımı yakın çevremdeki birçok insan bilir. Fakat
Türkiye çok üzgünüm ki sistemi nedeniyle halen daha spor ve akademik hayatı
aynı anda yürütmek için imkanlarını oldukça kısıtlı tutan bir ülke. Bu durumdan
dolayı eğitim ve spor hayatımı aynı anda sistemli bir şekilde sürdürebileceğim
Amerika da devam etmeye karar verdim diyor.
Genel olarak maç günlerinden çok keyif alıyor. Özellikle de iç saha maçı ise bu durum Selina’yı gaza
getirip heyecanlandırıyor. Maç saatleri genelde 4 veya 5 gibi oluyor ve Selina,
sabah güzel bir kahvaltının ardından tedaviye gidiyor. Daha sonrasında takım
yemeğine kadar tedavi odasında vakit geçiriyor. Sonrasında maç öncesi takım
yemeğimiz oluyor ve hazırlıklar başlıyor.
Dünya Şampiyonasında, dünyanın dört bir yanından gelen
yıldızları bir arada görmek ve onların dişli mücadelelerini izlemenin gerçekten
çok keyif verici olduğunu, orasının ayrı bir seviye olduğunu ve seyir zevki çok
yüksek müsabakalara tanık olmanın gerçekten güzel bir duygu olduğunu ifade
ediyor. Selina, bir gün canlı bir şekilde orda olmayı ve seyretmeyi istiyor.
ABD’de genel olarak insanların her spor dalını ilgiyle
merak ve takip ettiği yorumunu yapıyor. Voleybol maçlarında ise sahanın boş ve
keyifsiz olduğunu hiç hatırlamıyor, en seyircisiz oynadıkları anda bile
tribünler doluyor diyor. Kişisel düşüncesi, tribünün o maçı oynanan oyun dışında keyifli
kılan ve zevkli hale getiren bir unsur olduğu ve dolayısıyla seyircili maçlar,
destek veren insanlar olduğunda oynamanın oynayan oyuncuları çok daha keyifli
bir hale getirdiği fikrinde.
Gelecek ile ilgili hedefleri sorulduğunda, buna yapmak
istediği meslek veya kariyer planıyla ilgili bir cevap vermeyeceğini belirtiyor
çünkü bunlara sahip olmadan önce daha önemli olan ve insanın kendine hedef
belirlemesi gereken şeyler olduğunu düşünüyor. Onun için başta kendine ve
sonrasında çevresine karşı yararlı bir birey olmak önemli. Her gün üretmeyi ve
benliğini geliştirme konusunda çok küçük
yaşta kendime söz verdiğini söylüyor. İnsan çalışmaktan, doğru bildiği yolda
ilerlemekten, sevdiği ve onu mutlu eden şeylerden asla vazgeçmemeli diyor. Sonrasında
ise her şeyin sırayla geleceğini ve istediği gibi olacağına inanan biri olduğunu
söylüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder