KULÜBÜN İÇİNDEN ÇIKAN SESLER İÇİMİ DAHA ÇOK ACITIYOR
Sara Kalisz, TVPSPORT.PL: Son haftalar, kulüp oynama bağlamında yaşadığınız en zor dönem miydi?
Wilfredo Leon: Aslında takım için zor bir aydı.
Böyle durumlarda voleybolun ne
kadar karmaşık bir takım sporu olduğunu görebilirsiniz. Genellikle nihai sonuç,
bireysel toplar, iyi bir vuruş veya önemli bir anda hata gibi ayrıntılar
tarafından belirleniyor. Sezonun çoğunda kazanabilirsiniz ve böylece yenilmez
bir takım gibi görülebilirsiniz. Ama önemli kupalardan yoksun kalabilirsiniz
çünkü aniden bir şeyler eksilir ve rakip hatayı affetmez. Maalesef bu sezon bazı
sorunlar yaşadık. İyi başlayıp kötü bitirdik.
Kendinizi sert bir şekilde yargılıyor
musunuz? Sezon sonunda ne olduğunu anladınız mı?
Her zaman
kendimi değerlendiriyorum ama hakkımda söylenenlere rağmen elimden gelenin en
iyisini yaptığımı ve gerçekten ZAKSA ve Milano ile kazanmayı istediğimi
düşünüyorum. Sezon sonundaki sorunların nereden geldiğini anlıyorum ama şu ana
kadar bu sezonun bizim için nasıl böyle bittiğini hala kabul edemiyorum. Önceki
yıllarda da sıkıntılar vardı ama ligde finale kalmayı başarmıştık.
Peki ne oldu ?
Medyaya
söyleyemem çünkü bazı şeyler takımda kalmalı. Ancak gerçek şu ki, sezona 33
galibiyetle başlayan bir takım, Coppa Italia'da yarı finalde aldığı ilk
mağlubiyetin ardından çok fazla eleştiriye maruz kaldı. Bu şekilde,
taraftarların veya gazetecilerin nefreti veya güçlü görüşleri bize ulaşıyor. Bazı
oyuncular bundan daha çok etkilenir, bir kısmı daha az. Ben takımın yanında
olmaya ve işimi yapmaya çalışıyorum. Ancak beni en çok rahatsız eden, her gün
nasıl çalıştığımızı bilen insanların bizi şiddetle eleştirmesi ve olmadığı
yerde sorun araması. Ne yazık ki, bunu değiştiremiyoruz.
Bunun gibi şeyler kulüpten
geldiğinde her zaman daha kötüdür. Dışarıdan insanlar nasıl antrenman yaptığımızı, ne
yaptığımızı bilmiyorlar, genellikle sahaya hiç çıkmamış ve voleybolun içeriden
nasıl göründüğünü anlamayan insanlar. İçerideki kişiler şartları biliyor ama
"dışarıdan" kanaat önderleri kadar sert konuşabiliyorlar. Daha da
kötüsü, bazı konuları eleştiriyorlar ama sorunun asıl kaynağı olan ve zamanı
geldiğinde değiştirilebilecek olanları tamamen görmezden geliyorlar.
ZAKSA Kędzierzyn-Koźle'ye mağlup
olduktan sonra, İtalya şampiyonasının çeyrek finallerinin son maçından önce
takım ne durumdaydı?
Herkes için acı
vericiydi ama izin günü boyunca her birimiz kafamızı boşaltmaya çalıştık. Görünüşe
göre bazı oyuncular üzerlerindeki baskının azaldığını hissetti ve bir günlük
aradan sonra takım motive bir şekilde salona döndü. Milano ile oynadığımız son
maça gelince, maça iyi başlamıştık. Sonra sorunlar çıkmaya başladı. Hala anlayamadığım durumlar, kafamı
karıştıran seçenekler oldu. Hücum, savunma ve top karşılama gibi voleybolun her
unsuruna baktığımızda her şey bizim lehimizeydi. Yine de kazanamadık.
Maç öncesi
iyi bir antrenman yaptığımızı söyleyebilirim. Her zaman maça başlayan ilk
altının içindeydim. Son anda teknik direktör beni ilk altıdan çıkarttı.
Bu durum senin için sürpriz miydi?
Bence tüm takım için sürprizdi.
Maça böyle çıkmamızı kimse beklemiyordu. Çarşamba günü, bazı kişiler bana
Andrea Anastasi'nin planının ne olduğunu bilip bilmediğimi bile sordu. Onlara
dürüstçe, bunu beklemiyordum diye cevap verdim. Üç gün boyunca bu maça hazırlandık ve antrenman
sırasında her zaman ilk altıdaydım. Bu, son anda değişime karar veren insanlara
saygı duymam gerçeğini değiştirmiyor. İspanyolca'da şuna benzer bir şekilde
çevrilebilecek bir cümle var: "İstediğin için ölürsen, ölümün tadı sana
zafer gibi gelir."
Siz de Andrea Anastasi'nin rakibini
şaşırtmak istediğini ve bu yüzden böyle bir hamle yapmaya karar verdiğini
düşünüyor musunuz?
Bu tür
şeyleri koça sormak en iyisidir. Çarşamba günü kendisine kararın kendisinin mi
yoksa Başkan Gino Sirci'nin mi olduğunu sordum. Bu kararı, kendinin aldığını söyledi. İlk seti
kazandık ama ikinci sette bazı sorunlar yaşandı. Ancak, bunlar değişikliklere
yol açmadılar. Dördüncü sette, birkaç olumsuz durumun ardından sahaya yollandım.
Nedenini o an merak etmiştim.
Bu soru beklemede, sonra soracağım. Sakatlık
öncesi durumunuz ile sakatlık sonrası performansınız arasında bir fark var mı?
Parametrelere göre
her şey öncekiyle aynı. Hücum gücüm veya tekniğim değişmedi. İstatistiklere
gelince, bunlar internette mevcut ve herkes bu sezonun benim için nasıl
olduğunu önceki sezonla karşılaştırabilir. Geçen yılki sakatlığın olumsuz etkilerini hissetmiyorum ve
üstelik yıllardır ilk kez sezonu herhangi bir sağlık sorunu yaşamadan
bitiriyorum.
Sir Safety Perugia, bizi maçı hızlı
bir şekilde bitirmeye dayanan güçlü voleybola alıştırdı. Bunun hala oyunun
küresel olarak baskın ve kazanan modeli olduğunu düşünüyor musunuz, yoksa Yuki
Ishikawa'nın Milan takımının son maçında gösterdiği gibi, tüm bunlarda gittikçe
daha fazla taktik ve kurnazlık var mı?
Son iki üç yıl bu konudaki
fikrimi biraz değiştirdi ve Vital Heynen ile çalışmak bunda etkili oldu.
Daha önce, gücün en büyük değer
olduğu Küba ve Rus voleybolunda oynamıştım. Çoğu kişi voleybolun benim en büyük
varlığım olduğunu söylese de artık voleybolun sadece güç olmadığını biliyorum. Bu
kaliteye sahip olduğumu ve fırsatım olduğunda kullandığım becerilerimin
vazgeçilmez, doğal bir parçası olduğunu biliyorum ama öte yandan pas mükemmel
olmadığında aksiyonu uzatmanın başka bir yolunu arıyorum. Rakip sahadaki boş
alanı ya da rakip bloğu kullanmak gibi. Voleybolda sabır çok önemlidir. İyi bir
pas aldığımda hücumu ilk seferde bitirmenin en iyisi olacağını biliyorum. Ancak
top iyi gelmediğinde veya hücum ritmi bozulduğunda, diğer çözümlere hazırlıklı
olmalısınız. Modern voleyboldaki birçok takım bu yaklaşımdan yararlanıyor.
İtalyan ligi ve Sir Safety
Perugia'daki olası değişiklikler hakkındaki son makaleleri okudunuz mu
bilmiyorum. Kulüpten ayrılabileceğinize dair spekülasyonlar var. Sözleşmeniz ne
kadar süre için geçerli?
Hala iki yıllık sözleşmem var ve
şimdiye kadar kimse benimle değişiklikler hakkında konuşmadı. Gazetelerde veya
internette yazılanları hiç okumuyorum. Gergin olmak istemiyorum. Wojciech
Drzyzga'nın maç kaybettikten sonra röportaj vermediğim, kazandıktan sonra da
göğsümü kabarttığım yönündeki iddialarını ise arkadaşlarımdan öğrendim.
Beni bu
kadar iyi tanıyorsa ve takip ediyorsa, kazandıktan sonra bile mülakatlara pek
sıcak bakmadığımı bilmeli. Röportaj verme taraftarı değilim. Ve mağlubiyetler
beni çok etkiliyor. O
zaman yapmak istediğim son şey medyayla konuşmak çünkü duygularımı yatıştırmak
için biraz zamana ihtiyacım olduğunu ve gazetecilerin bazen sordukları sorular
için hoş olmayan yanıtlar alabileceğini biliyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder