MODERN VE DİNDAR ADİLE SULTAN
Sultan II.
Mahmud’un kızı olan Adile Sultan 1826’da doğdu. Annesi, Sultan’ın ikballerinden
Zernigar Hanım’dır. Annesini dört yaşında kaybedince kendisini, çocukları
yaşamayan Başkadın Nevfidan Kadın büyüttü. Cariyelerin isimlerinin buna benzer
yani pek alışılmadık olmalarının nedeni, sonradan verilmeleri ve olabildiğince
rastlanmayan isimlerden seçilmesinden hatta bir anlamda yeni türetilen
sözcükler olmasından kaynaklanır.
Nevfidan
Kadın, küçük Adile’yi öz kızı gibi büyüttü. Adile Sultan özel hocalarından ders
alarak çok iyi bir eğitim gördü. Hanedan üyeleri içinde divan (divan
edebiyatına ait şiirlerin toplandığı eser) sahibi tek kadındır.
Ağabeyi
Sultan Abdülmecit tarafından Haziran 1845’te Tophane Müşiri Mehmed Ali Paşa ile
evlendirildi. Düğün bir hafta sürdü ve Haydarpaşa Çayırı’nda balon uçurulması
dahil büyük eğlenceler düzenlendi. Osmanlıda hanedana damat olmak önünün
açılması bakımından hem büyük bir şans hem de sorumluluk demekti. Son zamanlara
kadar damat seçimi padişah tarafından yapılırdı. Seçilen kişinin ailesi,
rütbesi, sosyal durumu saraya uygun olmalıydı. Damat, diğer erkeklerden farklı
olarak tek eşli olmak, eşinin sarayında ve İstanbul’da yaşamak zorundaydı.
Boşanması da ancak eşinin isteği veya rızasıyla mümkündü. Damatlık görevi çıkan
kişi eğer evliyse boşanmak zorundaydı. Önemli bir sıhriyet maaşı da olan
damatlık sonuç olarak dönemin en hızlı yükselme araçlarından birisiydi.
Damat Mehmet
Ali Paşa, Hemşinli Hacıalioğulları sülalesine mensuptu. Enderun’da yetişti ve
Sultan Mahmut’un güvenini kazandı. Görevlendirildiği Nizip’te başarılı olunca
dönüşte Abdülmecit tarafından ferik yapıldı ve Tophane Müşirliği’ne atandı.
Adile Sultan’la evlendikten sonra anlattığımız nedenlerden dolayı daha da
yükseldi. Padişah olamayacağına göre, bir kulun gelebileceği en yüksek
makamlara geldi. Altı kez kaptan-ı derya, iki kez serasker ve bir kez de
Sadrazam oldu. Yerine geçen sadrazam Mustafa Reşit Paşa’ya karşı bir komplonun
içine karışmış olmasına rağmen Adile Sultan’ın ricası üzerine kendisine
dokunulmadı.
Evlendiklerinde
kendilerine Fındıklı Sarayı, günümüz Mimar Sinan Üniversitesi Merkez Binası,
tahsis edilmişti. Adile Sultan eşini çok severdi, üstelik de Mehmet Ali
Paşa’nın çapkınlıklarını bilmesine rağmen. Öldüğünde, adet olduğu üzere
babasının yanına değil de vasiyeti gereği Mehmet Ali Paşa’nın yanına
gömülmüştür.
Adile
Sultan, tarihte kendisiyle aynı ünvana sahip pek çok padişah kızından çok daha
etkili ve güçlü bir isimdir. Sultan II. Mahmut gibi güçlü bir padişahın kızı,
Sultan Abdülmecit’in kız kardeşi, Sultan Abdülaziz’in ablası ve Sultan Hamit’in
halası olmak gibi eşi benzeri olmayan bir akrabalık bağının elbette bu güçte
önemli bir payı vardı. Ancak bunun ötesinde olan şey Adile Sultan’ın kişisel
özelliklerinden kaynaklanıyordu.
Sarayın
kadınlarını haremden dışarı çıkarmaya başlayan, bunu gören diğer İstanbul
kadınlarının da peşlerinden gitmeleriyle kadının dışarı çıkmasında çok önemli
bir öncülük yapmıştır. Şiirle, müzikle uğraşarak ve uğraştırarak kısacası
hayatın tadını kadınların da almasını sağlamıştır. Ramazan davetlerinin eşli
olarak yapılması o gün devrim gibi bir uygulamaydı. Bu yüzden devrin
tutucularını çok kızdırıyordu.
Aynı Adile
Sultan sadece modern kadını temsil etmedi, 14 vakıf kurdu ve bunlar vasıtası
ile çok takdir edilen hayırlar işledi. Sultan’ın zaten esas gücü de bu
hayırseverliğinden geliyordu. Çok da dindardır ve dindarlık ile modern hayat
yaşamak kişiliğinin iki eşit yarısıdır.
TAYFUN
ER
Yorumlar
Yorum Gönder