JEOLOJİK FERMUAR AÇILIYOR
Dünyanın
milyonlarca yıldır süren sessiz dönüşümü, bugün Afrika’nın kalbinde kendini
daha net göstermeye başladı. Bilim insanlarına göre kıta, adeta görünmez bir
‘fermuar’ boyunca yavaşça açılıyor. Bu dev yarığın oluşturacağı yeni harita,
gelecekte Afrika’yı iki ayrı kara parçasına bölebilir.
Kıtanın
ikiye ayrılmakta olduğu uzun süredir bilim dünyasında tartışılıyordu. Ancak
İngiltere'deki Keele Üniversitesi’nden uzmanların yaptığı son araştırma, bu
büyük jeolojik dönüşümün düşündüğümüzden çok daha önce başladığını ortaya
koyuyor.
Bilim
insanları, 1960’lı yıllardan kalma manyetik verileri modern teknolojiyle
yeniden analiz ederek, Afrika ile Arabistan arasında on milyonlarca yıl önce
bir ayrışma sürecinin başladığına dair güçlü kanıtlar elde etti.
Bir zamanlar
tek bir yapbozun parçaları gibi birbirine bağlı olan bu iki büyük kara parçası,
jeolojik gerilimin etkisiyle yavaşça birbirinden uzaklaştı. Bugün yaşanan
volkanik patlamalar, yer sarsıntıları ve yüzeydeki çatlaklar, aslında çok daha
büyük bir sürecin küçük yansımaları niteliğinde.
Araştırmada
elde edilen verilere göre, bu ayrılma Afrika’nın kuzeydoğusundan başlayarak
güney yönüne doğru ilerleyen uzun bir “jeolojik fermuar” gibi
açılıyor. Süreç tamamlandığında Afrika’nın ikiye bölünmüş bir kıta hâline
gelmesi bekleniyor.
Batı
Afrika (Ana Kıta):
Mısır
Cezayir
Nijerya
Gana
Namibya
ve mevcut Afrika ülkelerinin büyük bir kısmı bu bölümde kalacak.
Doğu
Afrika (Yeni Kıta):
Somali
Kenya
Tanzanya
Mozambik
Etiyopya’nın
büyük bölümü
Bu yeni
kıtanın, mevcut Doğu Afrika boyunca uzanan büyük bir yarığın açılmasıyla
okyanusla dolması bekleniyor. Yani zamanla, bugün Afrika’nın içlerinde yer
alan bölgeler ileride kıyı şeridi hâline gelebilir. Keele Üniversitesi’nden
jeolog Prof. Peter Styles bu dönüşümü şu sözlerle özetliyor:
“Bu
bulgular, gezegenimizin ayaklarımızın altında sürekli nasıl şekillendiğine dair
benzersiz bir pencere sunuyor. Dünya, düşündüğümüzden çok daha dinamik. Görünen
o ki kıta İkiye ayrılacak, çatlak hızla ilerliyor.”
Afrika’nın
ayrılmasına yol açan jeolojik yapı, dünyanın en büyük kıtasal çatlaklarından
biri olan Doğu Afrika Rifti.
Yaklaşık
6.400 kilometre uzunluğunda ve 50-65 kilometre genişliğinde olan bu dev sistem;
Ürdün’den başlayıp doğu Afrika boyunca ilerleyerek Mozambik’e kadar uzanıyor. Bu
rift hattı, yer kabuğunun inceldiği, gerildiği ve bazı bölgelerde koptuğu bir
bölge. Yani yeni okyanusların doğduğu, kıtaların parçalandığı alanların
prototipi niteliğinde. Bugün Rift Vadisi boyunca görülen volkanik dağlar,
termal kaynaklar, sık sık yaşanan depremler ve derin çatlaklar bu büyük
dönüşümün yüzeydeki işaretleri.
Araştırmacılar
özellikle Afar bölgesine odaklandı. Burası dünyada çok az görülen bir jeolojik
noktaya ev sahipliği yapıyor: Üç tektonik çatlağın birleştiği üçlü kavşak. Bu
çatlaklar Etiyopya Ana Çatlağı, Kızıldeniz Çatlağı ve Aden Körfezi
Çatlağı.
Araştırma
ekibi, 1968-1969 yıllarında Afar bölgesi üzerinde yapılan uçuşlarda toplanmış
manyetik verileri modern bilgisayar teknolojileriyle yeniden inceledi. Bu eski
veriler, dönemin imkânları nedeniyle ayrıntılı analiz edilememişti. Ancak
bugünün algoritmaları ve dijital haritalama teknikleri sayesinde bilim
insanları yer kabuğunun magnetik yapısındaki en ince ipuçlarını bile çözümledi.
Veriler,
Afrika ile Arabistan arasındaki bölgede eski deniz tabanı yayılma izleri
bulunduğunu gösteriyor. Dünyanın manyetik kutupları her değiştiğinde, yer
kabuğunda ağaç halkasına benzeyen bir “manyetik iz” kalıyor.
Bu izler
tıpkı bir barkod gibi okunarak, kabuğun ne zaman ve nasıl oluştuğu
anlaşılabiliyor. Analiz sonucunda bu manyetik işaretlerin iki kıta arasında
uzandığı keşfedildi. Bu da ayrılmanın sanıldığından çok daha eski olduğunu, on
milyonlarca yıl önce başladığını ortaya koyuyor.
Araştırmacılara
göre manyetik imzalar, bölgenin yavaş ama istikrarlı biçimde genişlediğini ve
kabuğun tıpkı çekilen bir hamur gibi incelerek sonunda yırtılacağını
gösteriyor. Bu yırtılma tamamlandığında ortaya yeni bir okyanus çıkacak.
Swansea
Üniversitesi’nden jeokimyacı Dr. Emma Watts, Afrika’nın şu anda aktif olarak
bölündüğünü ifade ediyor. Ancak bu dönüşüm zaman ölçeğinde neredeyse fark
edilmeyecek kadar yavaş gerçekleşiyor.
Dr. Watts’a
göre Afrika’nın kuzeyindeki yarık hattı her yıl yalnızca 5-16 milimetre
genişliyor. Bu, bir insanın tırnağının bir ayda uzadığı mesafeden bile
daha az. Ancak bu küçük hareket, milyonlarca yıl boyunca birikerek kıtaların
kaderini belirliyor.
Araştırmacılara
göre bu çalışma yalnızca Afrika’nın gelecekteki coğrafi görünümünü değil, aynı
zamanda kıtaların nasıl oluştuğunu ve Dünya’nın jeolojik evrimini anlamak
açısından da kritik önem taşıyor.
“Bu yayınla,
1968 Afar Araştırması’ndan kalan manyetik verilerin artık gölgede kalmaktan
kurtulduğuna inanıyoruz. Bu teknikler, kıtaların parçalanması ve yeni
okyanusların oluşumunun en erken evrelerinin anlaşılmasına büyük katkı
sağlayacak.”
Bilim
insanlarına göre dünyanın kabuğu aslında dev bir yapboz gibi hareket eden 15
büyük tektonik plakadan oluşuyor. Bu plakalar mantonun üzerinde yavaşça
kayıyor, birbirine çarpıyor, ayrılıyor veya sürtünüyor. Bu hareketlerin en
bilinen sonuçları ise depremler, volkanik patlamalar ve dağ oluşumları
Depremler
çoğunlukla plaka sınırlarında gerçekleşse de, plaka içlerinde de eski fayların
yeniden etkinleşmesiyle sarsıntılar yaşanabiliyor. Afrika’daki yarılma da tam
olarak böyle bir süreç. Astenosfer adlı sıcak ve akışkan tabaka üzerinde kayan
kıtasal plakalar, zamanla şekil değiştiriyor ve bugünkü kıtaların konumunu
belirliyor. Geçmişte Pangea adı verilen süperkıtanın parçalanmasıyla nasıl
bugünkü kıtalar oluştuysa, gelecekte de yeni süperkıtalar veya yeni ada
kıtaları ortaya çıkabilir.
Bugün Doğu
Afrika’yı ziyaret edenler, kıtanın içinden geçen yarığı çıplak gözle bile
görebiliyor. Bazı bölgelerde toprak 10 metreye kadar çökmüş durumda ve yeni
çatlaklar birkaç gün içinde metrelerce uzayabiliyor. Ayrıca çeşitli ülkelerde
mini çatlakların içinden sıcak buhar yükseliyor, bazı köylerin ortasından
yarıklar geçiyor, jeolojik gerilim nedeniyle sık sık küçük ve orta ölçekli
depremler yaşanıyor.
Örneğin
Etiyopya’daki Dallol bölgesi, Dünya’nın en sıcak noktalarından biri olmasının
yanı sıra, bu ayrılmanın en belirgin şekilde gözlendiği alanlardan biri.
Bilim
insanları bölünmenin sonuçlarına dair birkaç önemli öngörüde bulunuyor:
1- Yeni
bir okyanus doğacak: Doğu
Afrika boyunca açılacak yarık zamanla okyanus suyuyla dolacak.
2- Yeni
bir ada kıtası oluşacak: Somali ve çevresindeki ülkeler ana kıtadan ayrılarak bağımsız bir
kıta hâline gelecek.
3-
Afrika’nın iç bölgeleri kıyı şeridi olabilir: Bugün kara ortasında bulunan bazı bölgeler
milyonlarca yıl sonra kıyı hattına dönüşebilir.
4-
Volkanik aktivite artabilir: Kabuğun incelmesi, bölgede daha fazla volkanik
etkinliğe yol açabilir.

Yorumlar
Yorum Gönder