DENİZLİ

Denizli il merkezinin 6 kilometre dışında, Eskihisar köyü yakınında bulunan Laodikeia antik kenti yörenin en eski yerleşimlerinden biridir. Seleukos Kralı II.Antiokhos’un İÖ. 3. yüzyılda karısı Laodike’nin adını verdiği kentin geçmişi daha da eskilere gidiyor. Akınlar ve depremlerin güçsüzleştirdiği kent, önemini zamanla kaybetti. Bölgeye 12.yüzyıldan sonra da Türkler yerleşmeye başladı. Türkler, Laodikeia’ya Ladik adını vermişti. Kentin suyolları kullanılamaz hale geldiği için daha yüksekte yer alan, su kaynakları bol bir köy yeni yerleşim olarak öne çıkmıştı. Adı Tonguzlu olan köyün zamanla Denizli’ye dönüştüğü tahmin ediliyor.
Antik dönemde Ephesos’tan başlayan ticaret yolu Hieropolis’e (Pamukkale), oradan da Laodikeia’ya uzanırdı. Bu güzergah Hierapolis ve Laodikeia’nın antik dünyada tekstil üretiminde büyük üne kavuşmasına yol açmıştı. Bölgenin kuzguni siyah renkli koyunundan elde edilen son derece yumuşak yün çok ünlüydü. Aralarında Laodikeia’nın da bulunduğu Lycos(Çürüksu) vadisi kentleri, ürünlerini Ephesos, oradan da Sisam, Atina ve Roma’ya gönderiyordu. Eski Roma hükümdarları bile buradan giyinmeye başladı.
Denizli’ye yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunan Pamukkale, Türkiye’nin en ünlü ziyaret noktalarından biri, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bir doğa harikası. Büyük Menderes’in kollarından Çürüksu’nun suladığı ovanın kuzeyinden çıkan sıcak sular Denizli’ye benzersiz bir hazine kazandırıyor. Yeraltının kalkerli sularının içindeki kireç, yüzeyde aktıkları yamaçları beyaza boyuyor ve ortaya kristalleşmiş pamuk tarlalarını andıran manzaralar çıkıyor. Pamukkale, termal suları sayesinde antikçağdan beri ilgi gören bir sağlık merkezi. Hierapolis kentinin kalıntıları Pamukkale’ye arkeolojik açıdan da değer katıyor. Phrygia bölgesinin bu önemli kenti, antik dönemde ilgi gören bir tedavi merkeziydi. Şimdi Laodikeia ile birlikte Denizli’nin örenyerleri arasında.
Denizli horozu, renk ve vücut yapısının ihtişamıyla, sesinin güzelliğiyle bilinen bir ırk. Gözleri siyah ve sürmeli, bacakları koyu gri veya mor, balta ibiğe sahip, genel rengi siyah, kirli beyaz. Bazen kanat tüyleri üzerinde kahverengi de bulunuyor. Al horozlarda ise siyah-kırmızı karışımına rastlanıyor. Ağırlığı üç, üç buçuk kilogram civarında.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EDİRNE KASIRGASI

TEDİRGİNLİKTEN BASARI DOLU GUNLERE

OTURARAK VOLEYBOL NEREYE KOŞUYOR