KURUNTULU SULTANIN JURNALCİSİ



Sultan II. Abdülhamit’in en bariz kişilik özelliği aşırı derecede kuruntulu olmasıdır. Babası Sultan Abdülmecit kendisini Benim evhamlı oğlum diye severmiş. Ağabeyi Sultan Murat’ın da kardeşinin bu özelliğine dair şakalar yaptığı bilinmekte. Son zamanlarda Sultan Hamit’i koruduğunu sanarak bu kuruntulu yapısını inkar eden çok sayıda yazı ve kitap yayımlandı. Oysa padişahı en çok seven ve sonuna kadar bağlı olan insanlar bile anılarında bu özelliğini vurgularlar. Bu bir yakıştırma veya karalama değil, sayısız tanığın ve olayın gösterdiği tarihsel bir olgudur.

Belki de doğuştan gelen bu özelliğine yaşadıkları ve siyasi atmosferde eklenince, Sultan Hamit’in başta kendisine ve çevresine sonra da bütün memlekete olmak üzere hayatı çok zorlaştıran bir baskı dönemi ortaya çıktı.

Gırtlağının kesilmesinden korktuğu için sakal traşını kendisi olan Sultan, her zaman üzerinde silah taşıyordu. Görüştüğü kişi kendinden izinsiz ayağa bile kalkamaz, elini cebine atamazdı. Bir görüşme esnasında heyecanla ayağa kalkan ve o zamana kadar padişahın gözdesi olan bir kişinin, sırf bu yüzden gözden düştüğüne dair ve buna benzer anılar vardır.

Durum böyle olunca Sultan Hamit’in güvenliği de özel olarak sağlanırdı. Yıldız Sarayı’nda bir anlamda dış koruma Arnavut, Boşnak ve Arap taburları vardı. Sultan bu taburlar içinde en çok Arnavut korumalara güvenirdi. Bunların da resmi statüleriyle uyuşmayan bir ayrıcalığı oluşmuştu. İstanbul halkı her tür rezalete karışan bu tüfekçilerin yaptıklarından yaka silkiyor ama korkudan sesini çıkaramıyordu.

Sultan’ın yakın koruması diyebileceğimiz ve esas olarak da güvendiği askerlere Ertuğrul Süvari Alayı ya da Söğütlü Maiyet Bölüğü denilirdi. Bu askerler Söğüt, Bilecik ve Eskişehir civarından, eski Türk kabilelerinin çocuklarıydı. Bunların hepsi mızraklı, fiziği düzgün, güçlü kuvvetli 200 askerdi. Alayın komutanı olan subay da Abdülhamit’in yanındaki odada, kapısının önündeki yer yataklarında ise bir harem ağası ve bir Söğütlü Alayı mensubu bir asker yatardı.

Bu alayın askerlerinin tümü beyazlara binerdi. Gerek tarih boyunca çoğu kültürde beyaz atın diğer atlara göre daha soylu kabul edilmesi, gerekse de Hz. Muhammed’in miraca çıkarken bindiği binek hayvanı olan Burak’ın da beyaz olması Osmanlı sultanları için kır atı özel kılmıştır.

                                                                           TAYFUN ER

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEGONVİL

ANADOLU'DA İLK MOĞOL İSTİLASI

ŞİMDİYE KADARKİ EN İYİ 20 VOLEYBOL FİLMİ