Kayıtlar

Şubat, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SERDAR MENGİ: BABA, OĞUL, YÜCE DEVLET HİKAYESİ

SERDAR MENGİ: BABA, OĞUL, YÜCE DEVLET HİKAYESİ : İstanbul’un Ümraniye’sinde üç çocuklu bir aile varmış. Baba pazarcılık yaparak hem ailesini geçindirmeye çalışır hem de çocuklarını ok...

BABA, OĞUL, YÜCE DEVLET HİKAYESİ

İstanbul’un Ümraniye’sinde üç çocuklu bir aile varmış. Baba pazarcılık yaparak hem ailesini geçindirmeye çalışır hem de çocuklarını okutmak için didinirmiş. Büyük ağabey ile bir küçük kız evlat üniversiteyi kazanmışlar; ama burs başvuruları hiç kabul edilmediği için zorluk içinde okullarına giderlermiş. Üstelik biri de şehir dışında… En küçükleri ailenin durumunu anlarmış, ağabey ve ablası üniversite okudukları için onlara karşı büyük bir saygı beslermiş. Eğitimlerini tamamlayamayacaklarından endişe duyduğu için daha lisedeyken, bir gün babasının karşısına dikilmiş ve okulu bırakmak istediğini söylemiş. Baba demiş Her şeyin farkındayım, nevalemiz için canını dişine takıyorsun. Ağabeyimle ablamı da bu zamana kadar okutabildin, onlar da bak nereleri kazandı!   Bu gidişle ya onların eğitimi yarım kalacak ya da ben sana destek olacağım ve okullarını bitirecekler. Baba çok etkilenmiş oğlunun duruşundan, o günden sonra liseyi terk eden küçük oğluyla birlikte pazara çıkmışlar. Her gü

SERDAR MENGİ: BİR ANKET ÖYKÜSÜ

SERDAR MENGİ: BİR ANKET ÖYKÜSÜ : 90’lı yıllar, dönemin hükümeti Kıbrıs’ta politika belirlemek amacıyla KKTC’de halkın nabzını tutmak istiyor. Halk ne düşünüyor, ona te...

BİR ANKET ÖYKÜSÜ

90’lı yıllar, dönemin hükümeti Kıbrıs’ta politika belirlemek amacıyla KKTC’de halkın nabzını tutmak istiyor. Halk ne düşünüyor, ona ters gelmeyecek politika arayışı. Önde gelen anket kuruluşlarından birinin yöneticisi davet ediliyor. Dönemin başbakanı halkın eğilimini yansıtan anket yapılmasını istiyor. Anketçi pişkin: Efendim nasıl bir sonuç istersiniz ? İstediğiniz sonucu verecek anketi getiririm demek istiyor. Başbakan çok öfkeli. Ben eğilimi öğrenmek istiyorum, şu sonucu getir diye hesabım olsa anketi kendim yaparım. Anket başka bir firmaya veriliyor.

SERDAR MENGİ: BATSIN SİZİN VAHŞİ MADENCİLİĞİNİZ!

SERDAR MENGİ: BATSIN SİZİN VAHŞİ MADENCİLİĞİNİZ! : Manisa’nın Turgutlu ilçesine 12 km uzaklıktaki Çaldağı’nın altında 40 milyon ton nikel rezervi var. Piyasa değeri 6 milyar dolar. Eski...

BATSIN SİZİN VAHŞİ MADENCİLİĞİNİZ!

Manisa’nın Turgutlu ilçesine 12 km uzaklıktaki Çaldağı’nın altında 40 milyon ton nikel rezervi var. Piyasa değeri 6 milyar dolar. Eski İngiltere Büyükelçisi David Logan’ın da görev aldığı Sardes Nikel Madencilik adlı şirket 2007’de bu madeni işletmek için Türk devletinin üst kademelerine mektup verdi. Şirkete izin verildi ve 2009’da Çaldağı’nda 1832 hektarı 2026’ya kadar Sardes’e tahsis edildi. Sardes, dağdaki kızılçamları kesmeye ve içinde sülfirik asidin basılacağı havuz çukurlarını kazmaya başladı. Nihayette kesilecek ağaç sayısı 2 milyondu. İşin en trajik yanı nikelin buradan en geri, en ilkel sistem olan vahşi madencilik ile çıkarılacak olması. Bu madencilik türü gelişmiş ülkelerde yasak. Benzer sistem sadece Avustralya’da çölün ortasında uygulanıyor. AB yasalarınca işlemin yapılabilir olmadığı gerekçesiyle bu madenin çıkarılmasına izin verilmiyor, madenciler de bu yüzden bu yasaların geçerli olmadığı, hükümetin madencilere destek olduğu gelişmemiş ülkelere yöneliyorlar.

SERDAR MENGİ: BALIĞIN YÜKSELİŞİ

SERDAR MENGİ: BALIĞIN YÜKSELİŞİ : Earth Policy Institute’ün Haziran 2013’te yayımlanan raporuna göre ilk defa çiftliklerde yetiştirilen balık miktarı et üretimini geçti...

BALIĞIN YÜKSELİŞİ

Earth Policy Institute’ün Haziran 2013’te yayımlanan raporuna göre ilk defa çiftliklerde yetiştirilen balık miktarı et üretimini geçti. Rapora göre 2012’de tüm dünyada balık çiftliklerindeki toplam üretim miktarı 66 milyon tona ulaştı. Sığır çiftliklerindeki toplam üretim ise 63 milyon tonda kaldı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne göre (OECD) bu eğilim devam ederse, 2015’ten sonra çiftlik balık tüketimi avlanan balık sayısını geçecek. Raporda dünyadaki balık çiftliklerinin yüzde 62’sinin Çin’de bulunduğu da belirtiliyor. Bu çiftliklerdeki balıkların çoğu yapay yemle besleniyor. Uzmanlara göre bu çiftlikler için yem kolayca pirinç tarlalarından elde edildiği için sürdürülebilir balıkçılığa fayda sağlayabilir. Ancak somon çiftliklerinde canlı balıkla beslenme yapıldığı için uzmanlara göre bu durum balık rezervlerini olumsuz etkileyecek.

SERDAR MENGİ: BABA'NIN İZİNDE, BEREKETLİ TOPRAKLARIN KUCAĞINDA-...

SERDAR MENGİ: BABA'NIN İZİNDE, BEREKETLİ TOPRAKLARIN KUCAĞINDA-... : Masmavi Akdeniz’in tam orta yerindeki bu 25.000 km’lik ada, bundan 3 bin yıl önce deniz yoluyla büyük çapta ticaretin başlamasıyla vaz...

BABA'NIN İZİNDE, BEREKETLİ TOPRAKLARIN KUCAĞINDA-SİCİLYA

Masmavi Akdeniz’in tam orta yerindeki bu 25.000 km’lik ada, bundan 3 bin yıl önce deniz yoluyla büyük çapta ticaretin başlamasıyla vazgeçilmez bir merkez olmuş. Tarihin her çağında güçlülerin sahip olmak istediği Sicilya’nın kaderini belirlemek her zaman yabancılara düşmüş. Tarihini hep onlar yazmışlar: Fenikeliler, Yunanlılar, Bizanslılar, Araplar, Normanlar, Fransızlar, İtalyanlar. Ancak her dışardan gelen buraya yerleştiği ölçüde Sicilya’nın ve onun kültürünün oluşumuna   katkıda bulunmuş. Bugünün Sicilya’sı tüm Akdeniz halklarının karışımı ile oluşurken tarihi de Akdeniz’in tarihi olmuş. Sicilya denildiğinde, ilk akla gelen kent Palermo oluyor. Bu kenti gördüğünüzde onu mafya ve onun sinema filmlerine konu olan lideri Baba Don Karlione ile özdeşleştirmek haksızlık olur. Sadece Palermo’nun değil, Katanya, Messina gibi şehirlerin de o güzelim sahillerinde bakımlı yürüyüş yolları, kafeler, restoranlar yerine koca gemilerin yanaştığı ticari limanları görmek özellikle bizler iç

SERDAR MENGİ: BİR KIZILDERİLİ HİKAYESİ-İYİ VE KÖTÜ

SERDAR MENGİ: BİR KIZILDERİLİ HİKAYESİ-İYİ VE KÖTÜ : Yaşlı Kızıldereli reisi, kabilenin gençlerini ve küçüklerini toplayıp, onlara yaşamla ilgili basit bir öykü anlatır. Her insanın içi...

BİR KIZILDERİLİ HİKAYESİ-İYİ VE KÖTÜ

Yaşlı Kızıldereli reisi, kabilenin gençlerini ve küçüklerini toplayıp, onlara yaşamla ilgili basit bir öykü anlatır. Her insanın içinde iki tane kurt yaşar ve bu kurtlar arasında, bitmek bilmeyen, korkunç bir savaş vardır. Bu kurtlardan bir tanesi, korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, aç gözlülüğü, kibiri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, yalanları, üstünlük taslamayı temsil eder. Diğeri ise; huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardım severliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil eder. Gençlerden biri sorar: Peki hangisi kazanacak? Bilge Reis yanıtlar : hangisini beslerseniz o…

SERDAR MENGİ: ANADOLU'DA KAHVALTI

SERDAR MENGİ: ANADOLU'DA KAHVALTI : 20. yüzyılın başlarına kadar Anadolu’da, biri kuşluk vakti diğeri ikindi namazından sonra olmak üzere iki öğün yemek yenirdi. Sabah öğü...

ANADOLU'DA KAHVALTI

20. yüzyılın başlarına kadar Anadolu’da, biri kuşluk vakti diğeri ikindi namazından sonra olmak üzere iki öğün yemek yenirdi. Sabah öğününde genelikle çorba içilirdi. Özellikle tarlaya gideceklerin kahvaltısı doyurucu olurdu. Esnaf ise ev kahvaltısı yerine fırından yeni çıkmış çarşı böreğini tercih ederlerdi. Özellikle İstanbul’da, sarayda ve zengin konaklarında yapılan kahvaltı ise bugünkü kahvaltıyı andırırdı. Ayla Saz’ın Harem’in İç Yüzü adlı kitabında, 1850’li yıllarda sarayda yapılan kahvaltıda sofraya konan yiyecekleri şöyle sıralıyordu: Somun, külah peyniri(tuzsuz beyaz peynir), bal, reçel, soğuk kavurma ve yumurta. Bir başka kaynakta ise Fatih Sultan Mehmet’in 1469 yılı 12 Haziran sabah kahvaltısında şunları yediği yazıyordu: Yumurtalı lapa, mantı, kestaneli bulgur pilavı, muhallebi. Bu bildiğimiz kahvaltıdan daha çok bir öğle yemeği mönüsünü andırıyordu.

SERDAR MENGİ: BABAM SEYREDİYOR

SERDAR MENGİ: BABAM SEYREDİYOR : Ortaokulda okuyan ve kısa bir süre önce annesini kaybeden genç,babasıyla birlikte yaşıyordu. Babasıyla aralarında çok güzel bir dost...

BABAM SEYREDİYOR

Ortaokulda okuyan ve kısa bir süre önce annesini kaybeden genç,babasıyla birlikte yaşıyordu. Babasıyla aralarında çok güzel bir dostluk vardı. Genç okulun futbol takımındaydı. Takımdaydı ama, ufak-tefek yapısı ve tecrübesizliği sebebiyle hoca ona bir türlü maçlarda görev vermiyordu. Bu yüzden her zaman yedek kulübesinde otururdu. Buna rağmen babası hiçbir maçını kaybetmez ve her zaman ayağa kalkar tezahürat yapardı. Liseye başladığında yine sınıfın en sıska öğrencisiydi.Fakat babası onu hep futbol oynamaya teşvik etti; bununla birlikte, eğer istemezse oynamayabileceğini de belirtti. Delikanlı futbolu seviyordu ve takımda kalmaya karar verdi.Her idmanda elinden geleni yapıyor takımın as oyuncusu olmaya gayret ediyordu.Ama sürekli yedek kulübesinde oturmaktan kurtulamadı. İnançlı babası tribünde her zaman ki yerini alıp oğlunu desteklemek için tezahürat yapmaya devam ediyordu. Genç üniversiteye başladığında futbol onun için önemini kaybetmeye yüz tuttu, ama yine de elinden

SERDAR MENGİ: GEZEGENİN EN AKILLI KENTLERİ

SERDAR MENGİ: GEZEGENİN EN AKILLI KENTLERİ : Kaynakların kullanımını minimuma indiren, daha düşük maliyet ve enerji tüketimiyle daha yüksek yaşam ve hizmet kalitesi sunan, çevreni...

GEZEGENİN EN AKILLI KENTLERİ

Kaynakların kullanımını minimuma indiren, daha düşük maliyet ve enerji tüketimiyle daha yüksek yaşam ve hizmet kalitesi sunan, çevrenin korunması için projeler geliştiren, inovasyon ve düşük karbon ekonomisini destekleyen ve tüm bunları bilgi ve iletişim teknolojisiyle gerçekleştiren kentlere akıllı kent adı veriliyor. Toronto kent yönetimi kısa süre önce çöp alanlarından elde edilmiş doğalgazı şehrin çöp arabalarında kullanmaya başlayarak geri dönüşüm anlamında önemli bir adım atmış oldu. Paris yönetimi Velib adını verdikleri bisiklet paylaşımı programıyla tüm dünyaya öncülük ederken, Autolib denilen otomobil paylaşım sistemini de yakın zaman içinde devreye soktu. Elektrikle çalışan ve kent içinde 250 farklı noktadan dijital olarak kiralanan bu çevreci araçlar hava kirliliği, otopark ve trafik problemlerinin de azalmasına yardımcı oluyor. Avrupa’nın en yeşil şehri olan Kopenhag sürdürülebilir inovasyon konusunda tüm dünyada lider rolünü üstleniyor. 2025 yılında karbon s

SERDAR MENGİ: FRANCO'NUN SEVGİLİ TAKIMI-REAL MADRİD

SERDAR MENGİ: FRANCO'NUN SEVGİLİ TAKIMI-REAL MADRİD : Bugünün endüstriyel futbol döneminde siyaset ikinci plana düşse de tarihsel kökenler unutulmuyor. İspanyol takımı Real Madrid sadece ü...

FRANCO'NUN SEVGİLİ TAKIMI-REAL MADRİD

Bugünün endüstriyel futbol döneminde siyaset ikinci plana düşse de tarihsel kökenler unutulmuyor. İspanyol takımı Real Madrid sadece ülkesinin değil Avrupa’nın en başarılı spor kulübü. Ama aynı zamanda 1920’lerden beri hükümetlere daha yakın duran, 40 yıl boyunca da faşist Franco rejiminin propaganda aracı gibi görülen kulüp, 1903’te FC Madrid adıyla kurulan kulüp için dönüm noktalarından biri 1920’lerde İspanya Kralı 13.Alfonso’dan Real (Kraliyet) unvanını almasıydı. Ama sağ ideolojiye asıl yakınlaştığı dönem 1940’tan sonrasıydı. İspanya, iç savaştan sonra General Francisco Franco’nun yönetimindeydi. Ülke 2.Dünya Savaşı’na girmemişti ama uluslararası alanda hiç de parlak bir itibarı yoktu. Bu itibarı yeniden kazanmak için yöntemlerden biri de spor olabilirdi. Franco rejimi sporun bir propoganda aracı olarak önemini kavramıştı. Ama farklı dallardaki yatırım yerine on binlerce seyirci alacak stadyumlar inşa edildi. Burada ülkenin en iyi oyuncuları kadar yabancı yıldızlar

SERDAR MENGİ: CEHENNEMİN ÖLÇÜMÜ

SERDAR MENGİ: CEHENNEMİN ÖLÇÜMÜ : Yanardağlar ateş püskürtür, bomba savurur, zehir saçar. Keşif ekibinin lideri, güzergahın solunda kalan, buharı tüten bir deliği işare...

CEHENNEMİN ÖLÇÜMÜ

Yanardağlar ateş püskürtür, bomba savurur, zehir saçar. Keşif ekibinin lideri, güzergahın solunda kalan, buharı tüten bir deliği işaret ediyor. Kükürt, çevresindeki kayaları olduğu gibi sarıya boyamış. Bir çamur havuzunda baloncuklar şap şap ses çıkararak patlıyor. Biraz sonra yol, içinde mavimsi ve zehirli termal su fokurdayan daha büyük bir havuza varıyor. Kokuşmuş buhar, sanki bir cadının kazanından çıkıyormuş gibi döne döne yükseliyor. Araştırmacıların burada bulunma sebebi de bu. Bu tür buharların peşindeler. Yellowstone Milli Parkı’nda bulunan, yeryüzünün en büyük magma odalarından birine sahip bu süper volkanı daha iyi tahlil edebilmeyi hedefliyorlar. Gelin görün ki, süper volkan gözle görülmüyor! Ne gökyüzüne uzanan bir koni, ne de derinlere inen bir krater. Ne Stromboli’nin sarp ihtişamı, ne de Klimanjaro’nun irikıyım zarafetiydi. Yellowstone Yanardağı kendi içinde bir çelişki: Aynı anda hem devasa hem de sır. Uzaktan bakınca tümünü göremeyeceğiniz kadar büyük. ABD

SERDAR MENGİ: 70 YIL SÜREN SALTANATA SON

SERDAR MENGİ: 70 YIL SÜREN SALTANATA SON : Uluslararası   enerji devi Shell, 2100 yılına kadar piyasaların nasıl şekilleneceğine yönelik senaryo raporunu hazırladı. Raporda, ana...

70 YIL SÜREN SALTANATA SON

Uluslararası   enerji devi Shell, 2100 yılına kadar piyasaların nasıl şekilleneceğine yönelik senaryo raporunu hazırladı. Raporda, analistlerin farklı varsayımlara göre hazırladığı iki temel senaryonun buluştuğu ortak nokta petrolün bugünkü tahtına ileride başka enerji kaynaklarının oturacağı. Alternatif senaryoya göre, dünyada enerji kaynakları sıralamasında bugün 13. sırada yer alan güneş, 2070’e doğru ilk sıraya oturuyor. Shell’e göre, 2100 yılında dünyadaki enerjinin yüzde 37’si güneşten sağlanırken, petrolün payı sadece yüzde 10’da kalacak. Rapordaki ilk senaryoda ise doğalgaz, 2030 yılına kadar küresel çapta en çok kullanılan enerji kaynağı haline gelerek, petrolün 70 yıllık saltanatını sonlandırıyor. Shell’in New Lens Scenarios’da, güneş enerjisinin dünyanın ana enerji kaynağı olacağını vurgulaması sürpriz oldu. İki farklı dünya ve bunların olası sonuçlarının sunulduğu raporda, bu zıt iki dünya dağlar ve okyanuslar olarak ayrılıyor. Daha klasik varsayımlar dağlar sen

SERDAR MENGİ: 201 ERKEĞİN KÜRTAJ MANİFESTOSU

SERDAR MENGİ: 201 ERKEĞİN KÜRTAJ MANİFESTOSU : Tarih 5 Nisan 1971… Fransa’da Le Nouvel Observateur dergisinin 334.sayısı, okurlarını şoke eden bir manifestoyla çıkar. Fransa’da yüzl...

201 ERKEĞİN KÜRTAJ MANİFESTOSU

Tarih 5 Nisan 1971… Fransa’da Le Nouvel Observateur dergisinin 334.sayısı, okurlarını şoke eden bir manifestoyla çıkar. Fransa’da yüzlerce kadın bir araya gelmiş ve ülkedeki kürtaj yasağına karşı 343 Kaltağın Manifestosu adlı bir bildiri kaleme almıştır. Aralarında ünlü felsefeci ve yazar Simone de Beauvoir, efsane oyuncular Catherine Deneuve, Jeanne Moreau, şarkıcı Brigitte Fontaine, yazarlar Marguerite Duras, Françoise Sagan gibi isimlerin de bulunduğu 343 kadın tarafından imzalanan manifesto Fransa’da büyük yankı uyandırır. Bildiride, kürtaj yasağının sorumluları olarak görülen dönemin cumhurbaşkanı Georges Pompidou ve hatta Papa bile faşist olarak nitelendirilir. Tarih 1 Mart 2013. Türkiye’de kürtaj yasağı tartışmaları sürerken 201 erkek bir araya gelir ve kadınların kürtaj hakkını savunmak amacıyla bir kitap çıkarırlar. Yazar Ozan Önen ve Ceyda Pırıl Köstem’in girişimiyle başlatılan, K. adlı kitapta bu kez erkekler bireysel kürtaj manifestolarını kaleme alırlar. Önen,

SERDAR MENGİ: HAREM-İ HÜMAYÜN

SERDAR MENGİ: HAREM-İ HÜMAYÜN : Osmanlı hareminin kafesli duvarları arasında sınırlanan mahrem hayat, yüzyıllar boyunca batı dünyasının ilgisini çekti; edebiyata ve s...

HAREM-İ HÜMAYÜN

Osmanlı hareminin kafesli duvarları arasında sınırlanan mahrem hayat, yüzyıllar boyunca batı dünyasının ilgisini çekti; edebiyata ve sanata ilham kaynağı oldu. Pek çok kişinin erotik hazlarla dolu bir mutluluk evi olarak hayal ettiği harem, aslında amansız savaşlara sahne oluyordu. Sultanın beğenisini kazanmak, katı hiyerarşide iyi bir konum elde edebilmek ve canını kurtarabilmek için göğüslenen savaşlara… Köle ya da tutsak kadınların padişahın gözde cariyelerinden biri olana kadar zor koşular altında yaşayıp eğitim gördüğü, sonrasında ise müthiş bir şaşaa içinde türlü entrikalara göğüs gerdikleri bir hayat. Osmanlı’nın başka hiçbir kurumu, hükümdara ait harem kadar batı dünyasında ilgi görmemiştir. Hiçbir kurum, harem kadar fantezilerini süslememiştir.    Herkes haremin duvarlarının ardında neler yaşandığını merak etmiş, fakat kimse gerçeği tam olarak öğrenememiştir. Batı edebiyatı ve sanatına göre harem, köle veya tutsak olarak elde edilmiş genç ve güzel kadınların hükümdarı

SERDAR MENGİ: BUZ ÜZERİNDE KAHRAMANLIK

SERDAR MENGİ: BUZ ÜZERİNDE KAHRAMANLIK : İmparator penguenler, gözü kara delikanlılardır. Çocuklarını korumak için, herhangi bir besin kaynakları olmaksızın aylarca kar fırtın...

BUZ ÜZERİNDE KAHRAMANLIK

İmparator penguenler, gözü kara delikanlılardır. Çocuklarını korumak için, herhangi bir besin kaynakları olmaksızın aylarca kar fırtınalarına göğüs gererler. Ardından, avlanmak için buz gibi sularda yüzlerce metre derine dalarak katil balinaların ve pars foklarının arasında av peşine düşerler. 130 cm. boyundaki İmparator Penguen, Antartika’nın sonsuz buzullarında kuluçkaya oturan tek canlıdır. Yavruların kuluçkadan çıkmasının ardından yaz mevsimini denizde geçirirler. Vücut ısılarını öyle iyi muhafaza ederler ki kürklerinin yüzeyindeki ısı daima sıfır derece civarında seyreder. Baba penguen yumurtayı Arktik kışın soğuğunda tek başına kuluçkadan çıkarır. Sıra yavruları besleme ve büyütme işine geldiğinde devreye anne girer. İmparator penguenler yaşamlarının çoğunu denizde geçirirler. Kril ve balık avlarken hızları saatte 30 kilometreye ulaşılabilir. 500 metreden derine dalabilirler. Antartika’da deniz buzullarının küresel ısınmayla erimesi penguenleri de olumsuz etkili