BABA'NIN İZİNDE, BEREKETLİ TOPRAKLARIN KUCAĞINDA-SİCİLYA
Masmavi Akdeniz’in tam orta yerindeki bu 25.000
km’lik ada, bundan 3 bin yıl önce deniz yoluyla büyük çapta ticaretin
başlamasıyla vazgeçilmez bir merkez olmuş. Tarihin her çağında güçlülerin sahip
olmak istediği Sicilya’nın kaderini belirlemek her zaman yabancılara düşmüş.
Tarihini hep onlar yazmışlar: Fenikeliler, Yunanlılar, Bizanslılar, Araplar,
Normanlar, Fransızlar, İtalyanlar. Ancak her dışardan gelen buraya yerleştiği
ölçüde Sicilya’nın ve onun kültürünün oluşumuna
katkıda bulunmuş. Bugünün Sicilya’sı tüm Akdeniz halklarının karışımı
ile oluşurken tarihi de Akdeniz’in tarihi olmuş.
Sicilya denildiğinde, ilk akla gelen kent Palermo
oluyor. Bu kenti gördüğünüzde onu mafya ve onun sinema filmlerine konu olan
lideri Baba Don Karlione ile özdeşleştirmek haksızlık olur. Sadece Palermo’nun
değil, Katanya, Messina gibi şehirlerin de o güzelim sahillerinde bakımlı
yürüyüş yolları, kafeler, restoranlar yerine koca gemilerin yanaştığı ticari
limanları görmek özellikle bizler için şaşırtıcı oluyor.
Şehrin meydanlarından birisini süsleyen Pretoria
Çeşmesi ise adeta bir açık hava heykel müzesi. Buradaki çıplak heykeller
yüzünden Palermolular Utanç Çeşmesi olarak adlandırsalar da heykelleri oradan
kaldırmayı veya onları giydirmeyi hiç düşünmemişler.
Bir yarımada üzerinde son derece iyi korunmuş bir
eski şehre ve antik kalıntılara sahip Arşimet’in şehri Sira-kuza, heybetli Etna
Yanardağı’nın eteğinde bazalt renginin hakim olduğu canlı bir şehir. Ancak
kızdığında veya unutulduğunu düşündüğünde lav püskürterek kendini ifade eden
olgun bir ihtiyarı andıran Etna, gizemli yanı ile hem mitolojiyi hem de
bölgedeki Hristiyanlık inancını etkilemiş.
Yorumlar
Yorum Gönder