BUZ ÜZERİNDE KAHRAMANLIK




İmparator penguenler, gözü kara delikanlılardır. Çocuklarını korumak için, herhangi bir besin kaynakları olmaksızın aylarca kar fırtınalarına göğüs gererler. Ardından, avlanmak için buz gibi sularda yüzlerce metre derine dalarak katil balinaların ve pars foklarının arasında av peşine düşerler.

130 cm. boyundaki İmparator Penguen, Antartika’nın sonsuz buzullarında kuluçkaya oturan tek canlıdır. Yavruların kuluçkadan çıkmasının ardından yaz mevsimini denizde geçirirler. Vücut ısılarını öyle iyi muhafaza ederler ki kürklerinin yüzeyindeki ısı daima sıfır derece civarında seyreder.

Baba penguen yumurtayı Arktik kışın soğuğunda tek başına kuluçkadan çıkarır. Sıra yavruları besleme ve büyütme işine geldiğinde devreye anne girer.

İmparator penguenler yaşamlarının çoğunu denizde geçirirler. Kril ve balık avlarken hızları saatte 30 kilometreye ulaşılabilir. 500 metreden derine dalabilirler.

Antartika’da deniz buzullarının küresel ısınmayla erimesi penguenleri de olumsuz etkiliyor. Çünkü bu hayvanların temel besin maddesi, buzulların altında büyüyen algler…

Romen zoolog Racovitza, müstakbel okurları için not alırken penguenleri şöyle betimliyor: Ayakta duran küçük bir adam hayal edin. Bu küçük adam sırtına, yerlere kadar uzanan bir palto geçirmiş ve göğsü, beyazın törenlere yaraşır bir tonunda parıldıyor olsun. Şimdi bu yaratıkların paytak paytak yürüdüğünü ve boyunlarını gererek kafalarını sağa sola, dört bir yana uzattıklarını hayal edin. İşte şimdi gözünüzün önünde hem karşı konulmaz derecede sempatik, hem de komik bir şey var. Komik küçük adamlar şu penguenler. Dünyaları karşıtlıklarla dolu olmasına rağmen, onlar bu karşıtlıklara sıradan insanların mütevazi gururuyla dimdik karşı dururlar. Görünüş böyledir. Öte yandan hakikatte, insana benzer görüntüleri, ayakta yürümeleri, basık boyunlarının üzerindeki minik kafaları, kol biçiminde uzanan kanatları sadece ve bütünüyle hedefsiz bir evrimsel sürecin sonuçlarıdır. Aslına bakarsanız, bir kuş türü oldukları için, kuluçkaya yatma ve tüy değiştirme zorunlulukları yüzünden karaya ayak basan penguenler, karaya ait bile değildir. Biçimsel olarak, zaman zaman katil balinaların elinden dahi yüzerek kurtulabilecek bir hidrodinamik yapıya sahiptirler. Bu hayvanlar suda süzülmek için biçilmiş birer kaftandır. Bilhassa bacakların eklem yerine bakacak olursak, bunu net bir şekilde görebiliriz. Evrim sürecinde ayaklar giderek geriye kaymıştır ve bunlar, ördeklerin yüzerken kullandığı gibi değil, dikey düzlemde yön tayin edici birer irtifa dümeni kısa kuyruklarıyla birlikte işlevselleştiğinde ise yatay düzlemde yön tayin edici yan dümen görevini yerine getirirler. İşte bu yüzdendir ki, karaya çıktıklarında kuyruklarından destek alarak ayakta durmuyor ya da yüzükoyun kaymıyorlarsa, penguenlerin insan taklidi yapmaktan başka çareleri yoktur!

Penguenler sadece sevimli değil aynı zamanda inatçıdırlar da. Öyle olmak zorundadırlar zaten. Çünkü katil balina, köpekbalıkları, denizayıları ve denizaslanları gibi birçok ürkütücü deniz ve sahil sakininin mönüsünde başı çekerler. Düşmanlarının sayısı çoktur ama yine de hayatta kalmayı başarırlar. Yavrularını korumak amacıyla martılarla da mücadele ederler. İşte penguenlerin diğer yüzü burada ortaya çıkar: Savaşçı ve akıllı kuş! Bu söylediklerim belki de başka hiçbir penguen türü için, imparator penguenler için olduğu kadar geçerli değildir. Arktik kışın göbeğinde, baba penguen donmuş bir denizin ortasında -30 hatta baı durumlarda -60 derecelere varan soğuklarda ayakları üzerine yerleştirdiği tek bir yumurtanın üstüne kuluçkaya oturur. Bütün bu eziyet yetmezmiş gibi, yumurtayı koruduğu bu dört aylık süreci bir de oruç tutarak geçirir.

  

Willson, kendine uzmanlık alanı olarak imparator penguenleri seçmişti ve onların kuluçka davranışlarının üzerindeki esrar perdesini sonsuza kadar kaldırmak niyetindeydi. Ancak o bahar, Crozier Burnu’nda 200 metrelik buzdan yamaçtan aşağıya indiğinde karşılaştığı manzara beklentilerinin tamamen dışındaydı. Kuluçkadan çıkan yavrular beklediğinin aksine bayağı boyluydu. Daha önceki araştırmacıların da betimlediği gibi bunlar yetişkinlerinin ayakları üzerine basıyordu. Dolayısıyla Willson bunların kuluçkadan kış mevsiminin ortasında çıkmış olması gerektiği sonucuna vardı. Sanırım diyordu gelecekteki bir yazısında, Bu kuşlara yapılan eksantrik yakıştırması hiç de haksız sayılmaz.

Willson bu teorisini, katıldığı bir sonraki zorlu kış keşif seferinde kanıtlayabilecekti. Penguen araştırmalarının bu öncü eylemlerinden 110 yıl kadar sonra bugün artık bu hayvanları modern uydu teknikleriyle izleyebiliyoruz. Toplam sayıları 46’ya varan kuluçka kolonilerine ilişkin ayrıntılı uydu görüntüleri, onlar hakkında çıkarımlar yapabilmemize yardımcı oluyor. Bu kolonilerin çoğu, Antarktika adaları ile Antarktika Yarımadası’nı ve ana kıtayı çevreleyen deniz buzulları üzerinde bulunuyor. Kural olarak bütün kuluçka kolonilerinin seçimi, yaklaşan baharla beraber erimeyecek , en azından haddinden erken erimeyecek olmaları esasına dayanıyor. Ne var ki giderek bu seçimler hüsranla sonuçlanmakta, en azından Antarktika Yarımadası’nda…Deniz buzulları üzerindeki kuluçka zeminleri artık her yıl giderek daha erken bir tarihte eriyor ya da çevresindeki deniz hiç donmuyor.

Minnesota Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Michelle LaRue, Yarımadadaki imparator penguen kolonilerinden birini halihazırda kaybetmiş bulunuyoruz, bunların nesli tükendi. Diğerlerinin de sayısı giderek azalıyor, diyor ve ekliyor, Antarktika Yarımadası’nın bizlere geleceğe açılan bir pencere olma işlevi taşıdığını düşünürsek bu durum oldukça kaygı verici. Geçen 50 yılda bu bölgelerdeki sıcaklar kayda değer artışlar gösterdi. Gelecekte aynı gelişmelerin başka kutup bölgelerinde de yaşanmasını bekliyoruz. Nesli tükenen imparator penguenler, Antarktika Yarımadası’nın güneydoğusunda yer alan Marguerite Koyu’ndaki Kral Adası’nda yaşıyordu. LaRue ve meslektaşları, yüzen buz kayalarının eksikliğinin bu koloninin neslinin tükenmesinde ölümcül role sahip olduğunu tahmin ediyor. Zira kuluçkadan yeni çıkmış olan imparator penguenler henüz yüzme yeteneğinden yoksundur. Bu yeteneklerine Antarktika’ya yaz mevsiminin geldiği ve buzların gitgide incelip, nihayet kırıldığı dönemlerde kavuşur. Peki ama denizde hiç buz kayası kalmazsa ne olur? İşte o zaman, eninde sonunda adayı terk edecek olan bu küçük penguenlerin hareket etme dürtüleri erkenden devreye girerek, onları trajik bir duruma sürükler. Büyüme dönemlerinde deniz artık bu hayvanlara sağlam bir zemin sunmadığı için imparator penguen yavrularının birçoğu, büyük bir olasılıkla Kral Adası’nın hemen önünde boğularak telef olmuştur diyor LaRue.

Kral Adası’ndan kuş uçuşu 5 bin kilometre doğuda, Fransız ve Rus araştırmacılar penguenlerin alışkanlıkları açısından hala işlevselliğini koruyan, fakat giderek küçülen bir buz kayası bölgesinde, iki ayrı imparator penguen kolonisinde eşleşme ve yeni nesil üretimi bakımından bir gerileme gözlemliyorlar. Onlara göre bütün kolonileri eşit ölçüde etkileyen ortak bir neden var: Antarktika besin zincirindeki bozulmalar…

Yetişkin imparator penguenler çoğunlukla aylar boyunca esas krallıkları olan sularda yüzme pozisyonunda bulunurlar. Peki ama bu uzun avlanma dalışlarında midelerini nelerle doldururlar? Bremervördeli Alman deniz zooloğu, kral ve imparator penguen uzmanı Klemens Pütz, katıldığı iki keşif seferinde bu sorunun yanıtını aramaya koyulmuş.

Pütz ve üç meslektaşı, imparator penguenlerin tüy değiştirme döneminden yeni çıktığı ve deliler gibi avlandığı yılın o ilk günlerinde helikopterle buraya bırakıldı. Pütz, sahildeki buz zemininin üzerinde durmuş, karnını tıka basa doldurmuş halde suyun içinden kopup gelen penguenleri yakalıyordu. Boyları bir metreyi bulan bu kuşları iki kanadından kavramak Pütz’e göre zorlu bir işti: Hemen kanatlarını çırpmaya başlayıp yüzmeye çalışan penguenleri zapt etmenin iri kıyım biriyle bilek güreşi tutmaktan aşağı kalır bir yanı yok. Fakat gagası açıkta kalacak şekilde kafasına çorabın geçirilmesiyle hemen sakinleşiyordu hayvancağızlar. Dahası, yemek borularından içeriye hortum sarkıtılırken bile gıkları çıkmıyordu. Roy Willson tarafından geliştirilmiş bu yöntemde hayvanın midesine ılık su dolduruluyor, ardından da hayvan baş aşağı tutuluyordu. Bu şekilde, hayvanın midesindeki yiyecekleri kusması sağlanıyordu. Böyle bir işleme maruz tutulan penguenler, kaçıp uzaklaşmak bir yana dursun, meraklı gözlerle sıradakinin başına gelenleri izlemeye koyuluyordu.

Pütz bu yöntemle imparator penguenlerin ana mönüsünde sürüler halinde yaşayan ve buz alglerinden beslenen bir kabuklu tür olan kriller olduğunu keşfetti. Gelgelelim denizdeki buz miktarının azalması, krilleri de buz alglerinden mahrum bırakıyordu. Azalan kril miktarı da imparator penguenleri zorunlu bir diyete sokuyordu. Hem sadece onlar değil, yaklaşık 5 milyon Adelie pengueni ve 8 milyon sakallı penguen de aynı kaderi paylaşıyordu.

Gerçi imparator penguen tam bir dalgıçtı. Akıllara durgunluk veren derinliklerde yiyecek arayabiliyordu. Derinlik ölçen cihazlarla yapılan deneyler, imparator penguenlerin tam 535 metre derinliğe ulaşabildiğini gösteriyordu.

Hiçbir kuş türünün imparator penguenler kadar iyi ve derin dalış yapamadığı doğru. Ancak bu derinliklerin karanlığında yetişkin krillere rastlamak mümkün değil. Çünkü kriller de yüzeye yakınlarda yüzebilmekteler.

Değişen buz ortamındaki yeni yaşam koşullarına bu buz kahramanlarının ayak uydurup uyduramayacağı şimdilik meçhul… işleri şu an için zor görünüyor. Fakat öte yandan, başka bir penguen türünün işi kolaylaşmışa benziyor.

Gentoo penguenleri, daha birkaç yıl öncesine kadar kutup bölgelerinin onlar için fazla beyaz olan bu alanlarında gün geçtikçe yaygınlaşıyorlar. Çünkü bu tür, kuluçka döneminde altlarında buza değil karaya ihtiyaç duyuyor. Ve Antarktika’da bu zemin her geçen gün genişliyor.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEGONVİL

ANADOLU'DA İLK MOĞOL İSTİLASI

ŞİMDİYE KADARKİ EN İYİ 20 VOLEYBOL FİLMİ