GAZETECİLERİN İHANETİ
1989-90 yılları arası dönemde TGS çok yüksek
prestije sahip bir meslek örgütüydü. Gazeteciler ilk kez sokağa çıkıyor,
işyerlerinde eylem yapıyor ve hak arıyordu. Dahası esas olarak ücret
sendikacılığı ile kendini sınırlamıyor, baskıya, sansüre karşı da mücadele
ediyordu. Dönemin etkili haber dergilerinden 2000’e Doğru’nun Devlet Güvenlik
Mahkemesi tarafından yayınının durdurulmasını protesto etmişti. Bunun üzerine
2000’e Doğru çalışanları, topluca sendikaya üye olmuşlardı.
Toplu İş Sözleşmesinin imzalanmasından hemen önce
TGS’ye karşı medya patronları bir tasfiye hareketi başlattı. O sırada Aydın
Doğan, Hürriyet’i de almış, Güneş ve Günaydın gazeteleri de Asil Nadir’e
satılmıştır. Basında gazetecilikten gelmeyen patronlar dönemi başlamıştı.
Hürriyet, Milliyet, Tercüman ve Cumhuriyet
gazetelerinde sendikal örgütlenmenin öncüsü olanlar ile, işyeri temsilcileri
işten atılmaya başlandı. Aynı anda yüksek ücret artışını sağlayan toplu iş
sözleşmesi imzalanmıştı.
Sonunda işten atılan gazeteci sayısı 150’ye ulaştı.
İşten atılmalar dolayısı ile sendika üzerinden örgütlü tepki geliştirilemedi.
Bir gazeteci insiyatifi geliştirmek suretiyle bu operasyon protesto edildi ve
duruma tepki gösteren bazı gazeteciler görevlerinden istifa ettiler.
Ancak, Aydın Doğan sendikayı tasfiye etmeye karar
vermişti. Çalışanlara ikramiye de dağıtarak, oter paralarını ödeyip TGS
üyelerini istifaya zorladı. Hürriyet ve Milliyet çalışanı sendika üyeleri Aydın
Doğan’ın verdiği noter paraları ile istifa ettiler.
Bu kez alışılmışın dışında bir durum yaşanıyor,
sendika yönetimi değil üyeler sendikayı satıyordu. Sonunda gazeteciler,
kendileri için tarihin en yüksek ücret artışını ve sosyal haklarını sağlayan
sendikalarına ihanet ettiler. Patron baskısı elbette vardı ve buna
direnemediler, arkadaşlarının sendikal etkinlikleri nedeniyle atılmasına sessiz
kaldılar.
Çünkü onlar gazeteciliği bireysel bir iş olarak
değerlendiriyor, kendilerini çalışanlar sınıfının, emekçilerin bir parçası
olarak görmüyorlardı. Hemen yanlarında olan şöhretli gazetecilerin gücünü ve
etkinliklerini görüp, kendilerinin de pekala sınıf atlayabileceklerini
düşünüyorlardı. Bireysel yeteneğin esas olduğunu ve yeteceğini sanıyorlardı.
Özetle bugün medyanın içinde bulunduğu utanç verici
durum, işte o günlerde mayalandı. Muhabirlerin, editörlerin, yazı işleri
müdürlerinin, haber koordinatörlerinin, köşe yazarlarının ve yayın
yönetmenlerinin gündelik, küçük küçük gazetecilik ihanetleri bugünleri
hazırlamıştı
MERDAN
YANARDAĞ
Yorumlar
Yorum Gönder