AJAX VE II. DÜNYA SAVAŞI
Kanadalılar 5 Mayıs 1945’te Amsterdam’ı özgürlüğe
kavuşturduktan sonra Ajax, kulüp marşındaki Heil, Ajax, heil sözünü Hup, Ajax,
hup e çevirerek bir Temizlik Komitesi oluşturdu. Komiteye Hollanda ulusal
takımının eski bir oyuncusu olan Jan Schubert başkanlık ediyordu. Schubert
savaş sırasında on sekiz ay saklanmış, Ajax’ın adına leke süren işbirlikçileri
cezalandırmaya ant içmişti.
Komitenin, savaş sırasındaki tutumlarından dolayı on
yedi üye ve bağışçıyı tasfiye ettiği, bir üyenin üyeliğini askıya aldığı ortaya
çıktı. On sekiz yüksek bir rakamdı: Hollanda futbolunun tümünde, savaştan sonra
yalnızca birkaç yüz oyuncu kulüplerinden herhangi bir ceza almıştı.
Ajax’ın 1918 ve 1919’da Hollanda şampiyonluğunu
kazanan altın takımının kaptanı, Joop Pelser adında zayıf, sessiz sakin bir
santrhaftı. Önce muhasebeci, sonra asker, sonra da puro dükkanı sahibi Pelser,
Ajax’tayken Hollanda beyzbol şampiyonluğunu da kazanmış, yıllarca kulübün
yönetim kurulunda yer almıştı. Erkek kardeşlerinden dördü ve en büyük oğlu da
Ajax’ın ilk onbirinde futbol oynamıştı. 1945’e kadar Pelser’ler olmadan Ajax
Ajax olamazdı. 1930’ların sonlarında Pelser, karısı ve oğlu NSB’ye girdi. Alman
işgalinin ardından küçük oğulları ailesine haber vermeden Silahlı-SS’e katıldı.
Fanatik bir Nazi olmasına karşın karısı oğlunu oradan çıkarmak istedi ama
delikanlı Doğu Cephesi’ne gönderilmişti. Temmuz 1942’de Hollanda Yahudilerinin
kamplara götürülesi başlayınca, Joop Pelser, Lippmann Rosenthal Bankası’nda
çalışmaya başladı. Büyük oğlu da daha sonra ileri sürdüğüne bakılırsa kriketten
tanıdığı bir Yahudi kız arkadaşı aracılığıyla LiRo’da bir iş buldu. Daha önce
bir Yahudi şirketi olan LiRo Almanlar tarafından yutulmuş, Soykırım’a yardımcı
bir kuruluşa dönüştürülmüştü. Pelser ayda 200 gulden kazanıyordu. Pelser’ler
daha güzel bir eve taşındılar, pencerelere NSB afişleri astılar. Karısı,
Hollandsche Schouwburg tiyatrosunda toplanan Yahudilere kocasının muhafızlık
ettiğini söyleyerek komşulara övünüyordu. Komşular oğlunun futbol topunu geri
vermek istemeyince onları toplama kampına göndermekle tehdit ediyordu. Küçük
oğulları 1943’te SS’den kaçtı. Amsterdam tramvayında, kendisine izin kağıdını
soran bir Alman subayını vurarak öldürdü. Delikanlıyla ailesi saklanmaya
başladı ama iki hafta içinde yakalandılar. Bir Alman subayının bir Yahudi
kadına tecavüzünü bildirmediği gerekçesiyle Pelser iki ay hapis yattı. Daha
sonra NSB’den istifa etti ve bir Katolik papazın huzurunda partiyi bıraktığını
ilan etti. Dosyasında Şöhreti: Çok kötü yazıyordu. Ajax’ın Temizlik Komitesi
eski şeref üyesini tasfiye etti.
Bazı oyuncular ise bir daha hiçbir zaman geriye
dönmedi. Beşinci takımda halfbek olarak oynayan ve genç takımın çalıştırıcısı
olarak çocuklara pasta ve çorba getiren Foeke Kermer Ajax’a bir daha hiç
dönmedi, çünkü ömür boyu hapse mahkum olmuştu. De Boer’un bulduğu mahkeme
dosyasına bakılacak olursa, savaş sırasında Kermer hayvan gibi davranmıştı. Sırf
Haarlem şehrinde Almanlardan saklanan elli kişiyi yakalamıştı, kamp muhafızı
olarak tutukluları deri sopayla öldüresiye dövdüğü söyleniyordu. İlk onbirin
eski oyuncularından Piet van Deijck, Ajax’ta tanıştığı futbol tutkunu Abraham
Puls’un emrinde, kamplara götürülen Yahudilerin evlerini yağmaladığı için altı
aya mahkum olmuştu.
Ajax, savaşta büyük ölçüde Alman karşıtı olmasına
karşın, savaş ertesi Hollanda’nın öbür kurumlarından belki daha çok eski
işbirlikçilerle doldu.
Yorumlar
Yorum Gönder