İŞGAL ALTINDAKİ HOLLANDA'DA FUTBOLUN YÜKSELİŞİ




Oyunun ülkeye yayılmasından yalnızca on-yirmi yıl sonra, bir çok gencin Almanya’da çalıştığı, birçoğunun da oraya gönderilme korkusuyla saklandığı korkunç bir dönemde, futbol oynayan ve izleyen insanların sayısı arttı. İşte o dönemde futbol Hollanda’da bir kitle tutkusu haline geldi ve bu tutku bugün de sürmektedir. Avrupa’nın büyük bölümünde olduğu gibi Hollanda’da da futbol uzun zaman tuhaf bir etkinlik olarak görüldü. 1928 Amsterdam Olimpiyatları’ndaki futbol maçlarının çoğu ancak bir-iki bin sporseveri çekebilmişti. Oyunu Hollanda’da 1930’larda belli başlı etkinlikler arasına sokma şerefi büyük ölçüde Han Hollander adında bir radyo yorumcusuna aitti.

11 Mart 1928’de Hollander ilk Hollanda-Belçika maçını anlattı ve kısa sürede bir fenomen oldu. Hollander’in Hollanda maçlarındaki yorumları sıklıkla biraz uydurma oluyordu, ama 1930’larda bu yorumlar futbolun, oturma odasındaki transistörlü radyonun başına toplanmış sessiz sedasız aileler arasında kurumlaşmasına neden oldu. Ulusal takım oynadığında sokaklar tümüyle boş bırakılmasa da kuşkusuz her zamankinden daha boş oluyordu. Hollanda, İtalya’daki 1934 Dünya Kupası’nın yayın haklarını satın alan tek ülkeydi.

Savaş sırasında Hollandalılar eskiden daha fazla kitap okudu, tiyatroya, sinemaya, konsere ve muhtemelen kiliseye gitti, ama hiçbir eğlence biçimi spor kadar hızla yükselmedi. İşgalciler memnundu. Hollanda’nın hükümet görevlisi Arthur Seyss-Inquart’ın bir düsturu Spor yapan günah işlemez sözüydü. Savaşta Naziler sık sık Almanya’yla Hollanda arasında uluslararası maçlar düzenlemekten söz ediyordu. Büyük ölçüde işlerin yolunda gitmeyeceğini hissettikleri için olsa gerek  bu maçlar aslında hiç düzenlenmedi.

Ne var ki, spor dili gibi marjinal bir alanda bile işgalciler son derece sakıngandı. Stalin, futbol, gandbol ve bootsy gibi İngilizce sözcükleri Sovyet futbolundan kaldırmıştı ama Almanlar pençelerini Hollanda’nın en popüler sporundan uzak tuttu. Tarihçi Swijtink, korner ve penaltının korner(corner) ve penaltı(penalty) olarak kaldığını belirtiyor.

1941’in Ağustos ayında, Almanlar henüz o yönde bir emir vermediği halde, Hollanda Futbol Federasyonu yerel Hollandalı yetkililerin yasaklama koyduğu yerlerde Yahudi hakem görevlendirmeyi durdurdu. Çabucak bir hakem sıkıntısı ortaya çıktı. Belli ki hakemlik birçok Yahudiye cazip gelmişti, bu belki de savaş öncesi yıllardaki en ünlü Hollandalı hakemin (Hans Boekman) Yahudi olmasından kaynaklanıyordu. Almanlar 1941 Eylül’ünde Yahudilere sporu yasakladıktan sonra, Amsterdam’ın büyük ölçüde Yahudilerden oluşan beş futbol kulübü şehir liginden çekildi. Öte yandan cılız protestolar yükseldi. Birkaç Amsterdam kulübü federasyona Yahudiler yasaklıyken ligde maç oynamayacaklarını bildirdi.

Hollandalı Yahudiler, buna rağmen bile spor yapmaya devam ettiler. Westerbork’ta ölümün bekleme odasında maçlar düzenleniyordu. Amsterdam’da Yahudi Konseyi Polonya’ya giden son trenler kalkana kadar spor etkinlikleri düzenlemeyi sürdürdü. Toplama kamplarında bile futbol vardı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEGONVİL

ANADOLU'DA İLK MOĞOL İSTİLASI

ŞİMDİYE KADARKİ EN İYİ 20 VOLEYBOL FİLMİ