İDAM



İdam kısaca devlet eliyle ve resmen insan öldürmek demektir. Dişe diş mantığı ile yapılır ama tarih kimseyi öldürmemiş, kimseye herhangi bir zarar ermemiş insanların idamlarıyla ya da toplu şekilde infazlarıyla doludur. Moğolların eskiden suçluyu bir çuvala koyarak tüm ordunun üzerinden atlarla geçmesi suretiyle öldürdüğü bir idam türü vardır ki bu hayvan, bölgesine göre fil de olabilir.

İnsanlık tarihi, zeytinyağı dolu bir havuza çırılçıplak asılmış ve cevizle beslenerek yavaş yavaş eriyerek idam edilen insanları da görmüştür. İdam daha eski çağlarda görüldüğü üzere işkence ile karışık yapılmıştır. Kısaca kişinin ölümünü uzatmak amaçlanır ve genellikle topluluk önünde yapılır ki herkese ibret olsun. İdam, insanın en vahşi yönlerinden biri olan intikam duygusunun devlet eliyle açığa çıkmasıdır. Yıllar geçtikçe endüstri devrimiyle birlikte idam da kendini yenilemiş ve daha endüstriyel bir hal almıştır. Fransızlar idama harika bir hız katmış ve ne gariptir ki bu arada en ani ve acısız idamı da keşfetmişlerdir.

İdam, bir tiranın ya da baskıcı genel yönetimin başvurduğu bireysel ya da kitlesel bir tür temizlik hareketidir. Tarihte toplu olarak yapılmışları da vardır. Pol Pot adlı Kamboçyalı psikopat, öldürmek suretiyle bir ırkı yok etmeye çalışmıştı, tarihte öldürerek ırkları yok etmeye çalışan birçok psikopat gibi o da dünyanın vicdanlı insanları tarafından nefretle anılmaktadır. Avrupa, Asya, Amerika, Afrika, Okyanusya…. tüm kıtalarımız, insanın ulaştığı her yer, toplu kıyımların ve resmi cinayetlerin legal mezarlığı gibidir. Günümüzde ise Avrupa kıtasından başlayan bir anti-idam kampanyası tüm dünyaya yayılmaktadır. İdam cezasını yasalarından çıkaran her bir ülkenin aldığı karar, Roma’daki Kolezyum’da yakılan bir ışıkla kutlanmaktadır.

                                                                  LEVENT ÜZÜMCÜ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EDİRNE KASIRGASI

TEDİRGİNLİKTEN BASARI DOLU GUNLERE

OTURARAK VOLEYBOL NEREYE KOŞUYOR